“Dünya ikiye bölünmüştür, denir Tolkien’in yapıtı söz konusu olduğunda: Yüzüklerin Efendisi’ni okumuş olanlar ve okuyacak olanlar”
Evet, kitap rafımda yıllardır duran ve ara sıra kaçırdığım yer var mı diye tekrar tekrar okuduğum Yüzüklerin Efendisi kitabının arka tarafında bu sözler yazıyor. Fantastik kurgunun en bilinen isimlerinden biri olan Profesör John Ronald Reuel Tolkien veya kısaca J.R.R. Tolkien’in dünyada en çok satan romanlardan biri olan (150 milyondan fazla) bu başyapıtı bilmeyen yoktur. Epik fantezi türünün en iyi örneklerinden bir olmasının yanında sinema ve daha sonrasında da oyun dünyasında da oldukça önemli bir yer tutan Orta Dünya, adeta yaşadığımız evrenden başka bir evrene taşıyor bizi.
Beyaz Perdede Yüzüklerin Efendisi
Peter Jackson’ın en başarılı eseri olan Yüzüklerin Efendisi üçlemesinden önce Orta – Dünya evreni 1977 yılında The Hobbit olarak ilk kez izleyiciyle buluşmuş, daha sonrasında 1978’de The Lord of the Rings olarak oldukça kitaba sadık şekilde ilerleyen bir yapım ortaya çıkmış ve en sonunda da The Return of the King ismiyle 1980’de Yüzük’ün yok edilişini anlatan müzikal bir animasyonla seri tamamlanmıştı. Dönemlerine göre başarılı bir yapım olmalarına ve hikayeye sadık kalmalarına rağmen, teknolojik ve altyapı yetersizliği nedeniyle bazı olaylar istenildiği kadar etkileyici olamamıştı ama o zaman ki yıllarda da insanların beklentilerini az çok karşıladı diye tahmin ediyorum.
Sahne çok tanıdık geliyor değil mi?
21. yüzyıla geldiğimizde ise sinema tarihine adını gerçek anlamda altın harflerle yazdıran bir yapım görüyoruz. Çocukluk döneminden beri Yüzüklerin Efendisi‘nin hayranı olan Peter Jackson’ın yapımcı, yönetmen ve yazar olarak görev aldığı film üçlemesi onu ödüle boğmakla kalmamış aynı zamanda Tolkien’in muhteşem evrenini de tüm dünyaya tanıtmıştır. Sadece görsel zenginlik değil ayrıca ödüle doyamayan toplam 10 saat uzunluğunda fantastik bir müzik şöleni de izleyiciyle buluşmuştu.
Aşağıdaki satırlarımda da belirteceğim üzere oyun sektöründe de Yüzüklerin Efendisi, tam anlamıyla sinema üçlemesinden sonra değişim göstermiş macera, aksiyon ve strateji türlerine yeni bir soluk getirmeye başlamıştı.
