Oyunun yüklenmesini beklerken aklıma birden bir soru takılıyor: “Ben bu seriyle nasıl tanıştım? Nasıl başladım?” Tabii hemen hatırlıyorum çünkü oyunu geçen sene tekrar oynama fırsatı bulmuştum. Babamla birlikte aldığımız “6 Need For Speed oyunu bir arada CD’si” hala gözümün önündedir. Babamla birlikte hangisini yükleyeceğimize karar verirken Need For Speed: Porsche Unleashed oyunu ile seriye giriş yapmış oldum. Geçen sene de okulumdaki internet cafe tarzı yerde oyunu görünce uzun zamandır görüşmediğim bir arkadaşımı görmüş gibi heyecanlandım ve oyunla ilgili bütün anılarım geri gelmiş oldu.
Nostaljiyi bitirince oyun da yüklenmişti ve oynanmaya hazırdı. Ekranda çıkan ilk seçenek ise bir yarışçı mı, yoksa polis olarak mı başlayacağım sorusuydu. Burada oyunun 2010 yılında çıkan Hot Pursuit tarzında bir oyun olacağını anlıyorsunuz. Ben de “Need For Speed demek, yarış demektir, illegallik demektir hoca!” diyerek yarışçı kariyerimle oyuna başladım.
Bir tutorial ile başlayan oyunda, bilmeniz gereken her şeyi öğreniyorsunuz. Oyunun açık bir dünyada geçtiğini de öğrenmiş oluyoruz. Bu da, oyunun geçen sene çıkan Most Wanted’a olan benzerliğini gösteriyor. Fakat korkmayın, oyun geçen seneki gibi Need For Speed: Paradise City değil. Hatta oyunu Hot Pursuit’i de yapan Criterion Games’den çıkan yapımcıların açtığı Ghost Games yapmış, üzerinde de açık dünyayı eklemiş ve güzel bir oyun elde etmiş. Her ne kadar diğer oyunlara benzese de, aslında farklı bir tarz olduğunu oynayınca anlıyorsunuz.
Yeni yeni terimler!
Tabii, bir de yeni kelimelerle karşılaşıyoruz. Bunlar, Speedlist, Speed Points, Easy Drive, Alldrive ve Overwatch. Karışık gibi gelseler de, oyun içerisinde kullanmaya başladığınızda ne olduğunu anlıyorsunuz ki, zaten oyundaki bir abla da o güzel sesiyle bunları teker teker size anlatıyor. Ben de merakınızı gidermek için anlatacağım. Speedlist, oyunun hikâyesinde ilerlenmesini ve yeni arabalar açılmasını sağlıyor. Araçlar listesinde uzun zamandır NFS serisinde göremediğimiz Ferrari markasının da geri döndüğünü hatırlatalım. Bu bölümde üç farklı görev seçmeniz mümkün. Bunların türleri de Race, Pursuit, Drive. Her türde farklı görevler oluyor ve hangisini yaparsanız yapın aynı arabayı açıyor. Açılan arabanın da ufak bir tanıtım videosu çıkıyor. Listelerde de, Race’de daha yarış odaklı oluyor, hızınız ve sürüş beceriniz konuşuyor. Pursuit’de polislerden kaçarken bir yandan onları saf dışı bırakıp bir yandan da yarış kazanmanız, Drive’da ise havada uzun süre kalmanız, başarılı ve uzun driftler (yanlama) gerçekleştirmeniz gerekiyor. Eğer seçtiğiniz Speedlist’i yapamazsanız merak etmeyin, istediğiniz zaman değiştirmeniz mümkün.
Diğer iki terime geçmeden önce oyunun hikâyesinden biraz bahsetmem daha iyi olur. Aslında fazla büyük bir hikâye yok ve olmaması da daha iyi olmuş. Fakat bu halde bile kötü bir hikâyesi yok. Hatta oyuna yakışacak bir hikâye olmuş, uzun uzun cutscenelerin olmaması da izlerken oyuncuyu sıkmıyor. Hikâye çok basit, sokaklardaki illegal yarışçılar, bu yarışçıların her geçen gün artması ve polislerin de buna bir el koyması. Hot Pursuit’e benzetme sebebim de, daha önce de bahsettiğim, tıpkı onda olduğu gibi hem yarışçı kariyerinizin hem de polis kariyerinizin olması.
Oyunun açık dünya olması gayet büyük bir haritasının olmasını da sağlıyor. Çoğu açık dünya oyundan alıştığınız farklı bölgelerin varlığı da bu oyunda bulunmakta. Bunu örnek oyunlar vererek açıklamamın daha iyi olacağını düşünüyorum. NFS: The Run’dan hatırlayacağınız üzere, San Francisco’dan New York’a giderken çöl ve kar gibi bölgeler görmek mümkündü. Bir başka örneğim de Red Dead Redemption’dan olacak. Bu oyunda da dağlık bölümlerde kar yağdığını fakat oradan uzak bir yerde insanların sıcaktan bunaldıklarını görmek mümkündü. Bu oyunda da hem kar yağan bir bölge, hem de çöl görmek mümkün ki bu da güzel bir ayrıntı olmuş. Haritanın boyutunun da gayet tatminkâr olduğunu belirtmemde fayda var. Atlayacağınız, polislerden kaçmak için kullanacağınız yan ve kestirme yolların sayısı da gayet tatmin edici.
Oyun açık dünya olduğundan, sizin gibi gerçek oyuncular da aynı oyunda bulunuyor. 8 kişiye kadar desteklenen bu özelliğin adı ise “AllDrive” özelliği. Yani, hepimiz sürelim, güzelleşelim diye espri de yapabileceğimiz bir özellik. Tabi aynı şekilde NPC yarışçıların da bulunduğunu söylemem lazım. Bu yüzden de eğer oyunun menüsüne geçerseniz, arkada devam ediyor. Yani “Durdurayım da bir su içeyim” diyebilme şansınız olmuyor. Bunun için haritanın çoğu yerinde bulunan safehouse’lardan birine gitmeniz gerekiyor. Yollarda başıboş dolaşırken gerçek veya NPC bir yarışçı gördüğünüzde hemen bir yarış başlatmanız mümkün. Gönderdiğiniz davetiyeyi karşınızdaki oyuncu kabul ederse haritanızda bir rota çiziliyor ve yarış başlamış oluyor. Kazandığınız takdirde “Speed Point” kazanmış oluyorsunuz. Bu puanlar ile Need For Speed serisine bu oyunla geri dönmüş olan araçları modifiye etme özelliği ile aracınızın gücünü ve dış görünüşünü geliştirebiliyorsunuz. Arcade havasındaki bu oyun için yeterince güzel modifiye seçenekleri bulunmakta. Tabii bunun yanında, yine Hot Pursuit’de gördüğümüz etrafınızdaki yarışçıları ve polisleri çeşitli teknolojik aletlerle saf dışı bırakmanız da mümkün. EMP, Electrostatic Field, Jammer, Shock Wave, Stun Mine ve Turbo ile yarışlarda birinci olmanızı kolaylaştırabilirsiniz.
Speed Point’leri kazanmanız için sadece yarış kazanmanız gerekmiyor. Drift atmanız, teknolojiyi kullanmanız, yarışçıları/polisleri saf dışı bırakmanız da bu puanları toplamanızı sağlıyor ve bunları ne kadar uzun yaparsanız, puanlarınız katlanıyor ve daha fazla puan almaya başlıyorsunuz ama dikkat etmeniz gereken bir şey var, o da polisler. Eğer polislere yakalanırsanız tüm puanlarınız gidiyor ve bütün emekleriniz boşa gidiyor. Bu kaybı yaşamamak için yapmanız gereken şey, belli sürelerde garaja gidip paranızı kaydetmeniz.
Kolay Kullanım: Easy Drive
Easy Drive özelliği çoğu işi kolayca ve menüye gitmenizi gerektirmeden halletmenizi sağlıyor. Bu özellik sayesinde istediğiniz yarışa kolayca rota çizebilir, diğer gerçek yarışçıların yanına gidebilir ve en yakındaki garaj ve tamirciye kolayca rota çizdirebilirsiniz. Tamir özelliğinden bahsetmişken, oyunu Burnout: Paradise City’e ve NFS: Most Wanted’a (2012) benzetme sebebim de tamamen bu özellik. Bahsettiğim oyunlarda da bulunan tamirciden geçerek aracın hasarını düşürme özelliği bu oyunda da bulunmakta ve acıma duygusu olmayan polislerden dolayı en seveceğiniz yer olan tamirciler oyundaki en büyük önemi kaplıyor.
Polislere ne oluyor?
Polislere karşı savaş verirken, bazen de polis olmanız gerekebiliyor. Garaj içerisinden “Switch to Cop Career” a basarak kolayca polis kariyerimize geçmiş oluyoruz. Polis kariyerinin yarışçı kariyerinden mantık olarak pek bir farkı yok. Yarışçı kariyerinde Speedlist diye geçen bölüm “Assignment” diye değişiyor ve üç farklı görev seçeneği de Patrol, Undercover ve Enforcer diye değişiyor ve bu görevleri yapınca yine yeni araçlar açmış oluyorsunuz. Fakat polis araçlarını modifiye etmeniz mümkün değil. Yapabileceğiniz değişimlerden biri aracınız teknolojik silahlar yerleştirmek ve plakanızı değiştirmek. Geri kalan her şey aynı, tabii bu sefer yarışmak yerine yarışçıları yakalamaya ve onları saf dışı bırakmaya çalışıyorsunuz. Teknolojik silahlar bölümünde de polislere özel Shock Ram ve Spike Strip bulunmakta.
Köşe Köşe Arabalar, Birbirlerini Kovalar
Çoğu oyuncunun bildiği ve son zamanların modası olan bir oyun motoruyla yapılmış bu oyunun grafiklerden bahsetmemek olmaz. Oyun, Battlefield’dan da bileceğiniz Frostbite 3 motoru ile yapılmış. Battlefiled 4’ü de oynamış biri olarak, grafik kalitesinin bu meşhur FPS oyununa göre biraz düşük kaldığını söyleyebilirim. Yani bir Gran Turismo 6 kalitesi görmek mümkün değil ama göze batan kötü bir grafik de bulunmamakta. 30 FPS’ye sabit olması bazı oyuncuların üzülmesine sebep oldu ve ben de PS3’te oynadığım halde birkaç kez saniye başı gösterilen kare miktarının azaldığını deneyimledim. Ama dediğim gibi büyük ve rahatsız edici bir grafik problemi bulunmamakta. Piyasadaki birçok oyuna göre de fena olmadığını söyleyebilirim. Özellikle yağmurlu havalarda ekrana gelen su efektleri sizi ortama daha fazla sokuyor, kendinizi tam anlamıyla oradaymış gibi hissedebiliyorsunuz.
Aç oradan oynak bir şey!
EA’in müzikler konusunda uzun yıllardır iyi olduğunu itiraf etmek lazım. Adamlar hangi oyuna hangi müziğin iyi gideceğini iyi biliyorlar. Elektronik müzik ve hip-hop’ın çoğunlukta olduğu müzik listesinde atmosferi güçlendirecek müzikler bulunmakta. Böylece yarışırken sizi daha fazla havaya sokuyor.
Need For Speed Network
Son zamanlarda çoğu oyunda görmeye başladığımız “Akıllı telefonla oyunu eşleştirme” özelliği bu oyunda da bulunmakta. Need For Speed Network isimli bu uygulamayı akıllı telefonunuza indirip, giriş yaptığınız takirde, yarışçı ve polis kariyerlerinizin ayrı ayrı seviyelerini, ne kadar ilerlemiş olduğunuzu bu uygulama üzerinden görmeniz mümkün. Uygulama üzerinde en önemli olan özellik ise, yazının başında adından bahsettiğim Overwatch özelliği. Uygulamadan bu bölüme geçtiğinizde harita üzerinde bulunan oyuncuları görüyorsunuz. Eğer siz de oyunu oynarken bu uygulamayı açmışsanız kendinizi de görmeniz mümkün. Bu bölümde bir arabayı izlemeye başladığınızda oyunda da sağ tarafta “Şu kişi seni Overwatch?dan takip ediyor” diye bir mesaj çıkıyor. Bu mesajı okuduğunuzda panik olmanız mümkün çünkü sizi takip edenin, size yardım mı edeceği, yoksa aracınızı yavaşlatıp bozacağını mı bilmiyorsunuz. Siz de uygulamayı indirirseniz bunu kolayca yapabilirsiniz ve ne kadar fazla yaparsanız Overwatch seviyeniz de yükselmiş oluyor. Belli aralıklarla da oyun içerisindeki EasyDrive menüsünden Overwatch görevini yaptığınızda seviye atlamaya ve yeni özellikler açmaya davem ediyorsunuz. Dilerseniz, bu özelliği yarış sırasında rakiplerinize yapmanız mümkün. Polislerden kaçarken de aracınızı tamir etmenizin mümkün olduğu bu uygulamada yanınızda bir arkadaşınız varsa işler daha da kolaylaşıyor.
Yazıyı sonlandırırken, o ilk NFS oyunum tekrar aklıma geliyor ve bir oyunun nasıl geliştiğini deneyimleyebildiğim için de kendimi yaşlanmış hissediyorum. Tuhaf bir duygu, ilk oyunu daha dün oynamış gibi hissediyorum. Duygusallık bir yana, oyunun bu denli özelliğinin olması gayet başarılı yapıyor. Arcade bir araba yarışı için yeterince güzel olan ve geçen sene çıkan Most Wanted faciasından sonra bu oyun ilaç gibi geliyor. Arkadaşlarınızla birlikte eğlenceyi daha da arttırabileceğiniz bu oyunu almanızı öneriyorum.