Bir sistem toplarken işlemci, anakart ve ekran kartına o kadar para gömdükten sonra öncelik ister istemez RAM, sabit disk ve güç kaynağına kayar. Artık elde kalan son para neyse onunla da kasa alırız öyle değil mi? Çünkü nasılsa sistem bir şekilde çalışır. İçinde bulunduğu kutu çokta önemli değildir. Zaten önemli olsa da fark etmez çünkü para kalmamıştır. Sonra o adi kasanın içinde sistem toplamak için elimizi kolumuzu keseriz. Baş belasının kapağı kapanmaz, yuvaları kapatan kapakları çatır çutur kırılır. Ama her şeyden öte kasa en büyük sınavını düştüğünde verir. Eğer cep telefonu gibi düştüğünde dört bir yana dağılıyorsa işte o an yıkıldığımız andır. İşte bu yüzden de aslında kasa çok önemlidir. Çok para versen bir şey olur diye korkarsın, az para versen dağılır gider. Herhalde Dark Raptor’un en çok sevdiğim yanı bu oldu. Kasa ince çelik olduğundan darbelerde esneme payı var. Tabi gene üstündeki plastiğe denk getirirseniz kırılabilir ama en azından plastik kaplaması kalın. Güç kaynağını altına koyabileceğiniz, Midi Tower boyutundaki Dark Raptor’un üstünde ve önünde mavi LED’li iki arkasında ise bir adet siyah fan var. Ön ve arkadaki 12 cm üstteki ise 14 cm. Fanların kanatları yumuşak plastikten yapılmış. Yani nispeten sessiz çalışıyor. Ayrıca kasanın yan panelinde 2 x 12 veya 20 cm’lik fanlar takabileceğiniz vida delikleri var. Kasanın altında da 12 cm’lik başka bir fan yuvası bulunuyor. Yani dilerseniz daha da takviyede bulunabilirsiniz. Üst tarafında da su soğutma için 3 adet hortum yuvası bulunuyor.
Sabit disk yuvaları pratik montaj için vidasız yapılmış. Bu arada kasada çalışmak için, kablo kelepçeleri dahil ihtiyacınız olacak her türlü vida ve sabit disk aparatları, (3,5″ ten 5,25″e dönüştürücü bile var) bir torbanın içerisinde çıkıyor. Yani herşey fazlasıyla düşünülmüş. Başımızın en büyük belalarından olan büyük ekran kartları için 30cm’lik bir boşluk bırakılmış. En çok hoşumuza giden ayrıntı ise kasanın öteki panelinde, işlemcinin altına gelen kısımda bir boşluk olması. Tahmin edeceğiniz üzere buradan işlemciye takacağınız daha büyük soğutucuların alt kelepçelerine rahatça ulaşabilirsiniz. Yani tüm sistemi sökmenize, kablolarla uğraşmanıza falan gerek kalmıyor. Bu panelde iki adet tornavidasız açılan vidayla tutturulduğu için kolayca açabiliyorsunuz ve bahsettiğimiz boşluğa saniyeler içerisinde ulaşabiliyorsunuz. Ön üst panelde ses ve mikrofon girişi, eSATA girişi ve ikişet adet USB 3.0 ve USB 2.0 yuvaları bulunuyor. Tabii ki açma-kapatma ve reset tuşları da burada. Buraya belki bir kapak konulabilirmiş. Kasayla ilgili gözümüze tek çarpan şey fırçalanmış metal yapıyla parlak plastiğin birbiriyle tezat oluşturması oldu. Ön taraftaki plastik kasanın genelindeki biri solgun olsaymış daha iyi bir bütünlük sağlanabilirmiş. Yine de kalitesiyle fiyatının hakkını veren bir tasarım olmuş. Fan kontrolü, kart okuyucusu gibi artıları da olabilirmiş.