Bir nesil O’nun yüzünden defalarca okulu kırdı! Bir nesil O’nun yüzünden korkulu rüyalarla tanıştı! Bir nesil O’nun yüzünden kavgaya alıştı! Evet, O bir efsane ve o efsane yeniden aramızda! Arka arkaya yayımlanan videolarla, yapımcıların ballandıra ballandıra anlattıkları yeniliklerle ve en önemlisi Fatality’lerle yeni Mortal Kombat oyunu nihayet aramıza teşrif etti. Peki, heyecanımıza değdi mi? Yeni nesil Fatality’ler her zamankinden daha mı kaliteliydi? Yapımcılar sözlerinde durdu mu, yoksa vaatlerinin hepsi koca bir yalan mıydı? Çayınızı, kahvenizi kapın buyurun beraber bakalım. Acaba Mortal Kombat X beklentilerimizi ne kadar karşılayabildi birlikte cevaplayalım. Yazı başlıyor!
Efsane serinin yeni üyesi Mortal Kombat X, bir dövüş oyununa göre oldukça doyurucu bir hikâye moduna sahip. Önceki oyunun 25 yıl sonrasını konu alan maceramızda, yeni baş düşmanımız hapsedildiği yerden kaçarak Earthrealm istilasına kaldığı yerden devam etmek isteyen Shinnok! Hikâye modu 8 saat civarında sürüyor ancak bu sürenin neredeyse yarısı ara sahnelere ayrılmış durumda. Bu sebeple bir süre sonra kendinizi, bir yandan oyun oynayıp diğer yandan film izlerken bulmanız gayet normal. Yapımcılar en iyi hikâye oyuncuyu içine çekendir demiş olacak ki, birçok noktada ara sahnelere müdahale etmemiz istenmiş. Bu sayede ara sahnelerin uzunluğunun oyuncuyu sıkmayarak kendini izletmesi, karakterlerin ve hikâyenin benimsenmesi hedeflenmiş. Açıkçası hikâye modu bitene kadar oyunun başından kalkmak istemediğimi düşününce, yapımcılar hedeflerine ulaşabilmiş desek yalan olmaz.
Hikâyemizden bahsettiğimize göre artık gönül rahatlığıyla karakterlerimize geçebiliriz. Oyun boyunca karşımıza çıkan bütün karakterlerin aksine sadece 24 karakteri oynamamıza izin verilmiş. Bu sayı ön sipariş hediyesi Goro ve Kombat Pack ile birlikte gelen 4 karakterle birlikte şu an için 29’a yükselebiliyor. Ancak her ne kadar karakter sayısı tatmin edici seviyede olsa da, oyun boyunca hikâyede kendine yer bulan Rain, Nightwolf, Smoke gibi birçok karakteri seçenekler arasında görememek birazcık üzücü. Bunun sebebiyse son zamanların vebası, oyun içi alışveriş sistemi olması muhtemel. Zira daha ilk günden ön sipariş hediyesi olan Goro 10 liradan, bir Sub-Zero kostümüyse 4 liradan markette yerini almış durumda. Anlayacağınız, şuan erişemediğimiz “ekstra” karakterler ve özel kıyafetlerin satılmasıyla yapımcıların gözü yine cüzdanımızda! Bir bitmedi şu DLC’den para kırma illeti arkadaş!
Koskoca 25 yıl geçmiş, e haliyle çoluğa çocuğa karışanlar olacaktır diye düşünen NetherRealms, oyuna aile bağlarını da katmadan edememiş. Yeni karakterlerimiz arasında Johnny Cage ve Sonya Blade’in kızı Cassie Cage, Kenshin’in oğlu Takeda Takahashi, Jax’ın kızı Jacqui Briggs ve Kung Lao’nun kuzeni Kung Jin bulunuyor. Peki, yeni karakterler sadece akraba torpiliyle mi kısıtlı? Tabi ki hayır! Bu aralar birçok oyunda oldukça popüler olan “2in1” dövüşçü Ferra&Torr, böcek dostlarıyla terör estiren D’Vorah, altıpatlarlarıyla vahşi batının bağrından gelen Erron Black ve tanrılarının kutsamasıyla parlayan bir Aztek savaşçısı Kotal Khan da MKX’in yeni karakterler listesinde kendine yer kapmış durumda. E bizeyse bu çeşitlikten faydalanmak düşer, öyle değil mi?
Yapımcılar bu kadar yeni karakterin yanına, yeni bir dövüş sistemi getirmeyi de ihmal etmemişler. Serinin yeni üyesi MKX ile birlikte her karakter 3 farklı dövüş stiline kavuşuyor. Her dövüş stili, yeni kombolar, özel hareketler ve stratejileri de beraberinde getiriyor. Ancak bu yenilik eski oyuncuları korkutmasın zira bu değişiklikler yapılırken karakterlerin “signature” özelliklerine dokunulmamış. Hangi dövüş stilini seçerseniz seçin Scorpion’un zinciri daima elinizin altında veya Sub-Zero’nun buz topu emrinize amade olacak. Yeni dövüş stilleri gelirken eskilerin de unutulmaması, bir yandan yeni kombolarla farklı tatlar almamıza imkân verirken, bir yandansa karakterlere olan sevgimizi korumayı başarıyor. Üstelik bu dövüş stillerinin, yeni oyunla birlikte seriye eklenen çevre etkileşimiyle de başarılı bir uyum içerisinde olduğunu da düşünürsek, bu oyun için “Yeme de yanında yat!” diyebiliriz. (Bak yazarken yine heyecanlandım. Ben bir Fatality molası verip geliyorum!)