Wolfenstein: The New Order’ı çok sevmiştim ama bir yandan da çok oyunculu modu olmadığı için çok eleştirmiştim. Günümüzde çok oyunculu modu olmayan bir FPS’nin ayakta kalmasının mümkün olmadığını sonuna kadar savunmuştum. Bunu hala savunuyorum. Eğer oyununuzun çok oyunculu modu yoksa korsanda kaybolmaya mahkumsunuz. Özellikle korsanın çok yaygın olduğu Türkiye gibi ülkelerde çok az insan oyunun orijinalini alıp oynar.
Wolfenstein: Old Blood, Wolfenstein: The New Order‘ın devamı niteliğinde. Aynı baş karakter, aynı yardımcı karakterler vs ama bu oyunu ilk oyunun hikayesini ilerleten bir oyun olmasının yanısıra tek başına da oynanabiliyor. Yani lafın kısası bunu oynamak için Wolfenstein: The New Order’a sahip olmanız gerekmiyor. Oyun bölüm bölüm ilerliyor. Bu da sonraki ek paketlerin gene bu hikayeyi devam ettirecek şekilde geleceğini gösteriyor. Zaten oyunun sonu da bununla ilgili ipucu veriyor. Yanlış anlamayın, oyunun sonunu söylemedim. Zaten oynayınca ne demek istediğimi daha net göreceksiniz.
Hikayemiz önceki oyunda olduğu gibi İkinci Dünya Savaşına alternatif bir evrende, Nazilerin savaşı kazandığı ve direnişin iyice kırıldığı bir dönemde geçiyor. “B.J” Blazkowicz, başka bir ajanla beraber Castle Wolfenstein’a sızıyor. Sonrasını yazmayacağım tabii ki ama hikayenin bir yerinde elinize birbirine vidalanabilen ve haliyle ayrılabilen bir su borusu geçtiğini söyleyebilirim. Oyunun asıl esprisi de bu boru zaten.
Çünkü boruyla Nazilerin kafasını kırabilirken aynı zamanda bazı yerlerde ikiye ayırıp duvara saplayarak tırmanmak için de kullanabiliyoruz. Bu tırmanışı oyunun bazı yerlerinde yapabiliyoruz. Ha boruyu ikiye ayırıp sivri yerini düşmanın boynuna boynuna da saplayabiliyoruz. Ayrıca bir çok yeri gene bu boruyla açıyor, duvarları yıkıyor ve kapılara dayanak yapabiliyoruz. Özetle şu sidikli boru olmasa oyunda neredeyse hiç bir şey yapamıyoruz.
Wolfenstein: The Old Blood, tabii ki oyunun ruhuna sadık kalan bir yapım. Gene o döneme göre yüksek teknoloji kullanan askerler var. Tabii ki oyunun ilerisinde fantastik şeyler oluyor vs ama bundan bir kelime daha fazlasını yazmam. Sürpriz olsun. Sürprizin eğlenceli olduğunu söyleyeyim yeter.
1 2