Belki hafızamız bazı şeyleri unutabiliyor. Ama el bir işe girdiğinde hafıza da geri geliyor. Yazının başına oturmadan önce GO ile ilgili bir sürü inceleme ve yorum okudum. Bir çok eski oyuncu maçlarda çatır çatır vurulduklarından, oyuncu topluluğunun çok usta oyunculardan oluştuğundan falan şikayet etmiş. Belki ilk CS değil ama 1.6 alışkanlığından sonra GO ile bir şeylerin değiştiği kesin. Sıkı bir Black Ops oyuncusu ve sıradan bir BF3 oyuncusu olarak beni Battlelog’tan BF3 istatistiklerime bakıyorum. Vurma/vurulma oranım 0.8 civarında. Yani vurduğumdan daha çok vurulmuşum. GO’ya başladığımdan beri 1.5’lerin altına düşmedim. Neden? Çünkü ben durmadan kafaya çalışmaya çok alıştım ve GO‘de buna fena halde çanak tutuyor.
HER ŞEY TANIDIK
Zamanımızda CoD rüzgarları esiyor. Başarı puanları, yeni silahları açmalar, seviye atlamalar falan derken saf FPS’leri unutup FPS/RYO’ları oynar olduk. Oysa oyun dünyası hızla gelişse bile, Unreal, Quake gibi, artık arkaik değil ama en azından antika kalan, oyunlar varken eğlenmiyor muyduk? Hem de dibine kadar eğleniyorduk, sabahlara kadar oynuyorduk. CS ilk çıktığında kendi jargonunu oluşturmamış mıydı? Hangi oyundan bahsedilirken 3’ün 2si dendiğinde onun hangi silah olduğunu ismiyle söylemek zorunda kaldık ki? Hatta bizim arkadaş grubunda özel isimler bile takmıştık. Örneğin keleşe dipçiğinden ötürü mobilyalı diyorduk,desert eagle tabii ki kısaca “desert”tı. Herkes her haritayı iğne deliğine kadar ezbere bilirdi. Global Offensive’in en güzel yanı bu olmuş. Bu oyunda formüle kesinlikle dokunulmamış. Yeni bir şeyler eklense de klasik oyunu oynamak isteyenler için GO daha iyi grafiklerle hala taş gibi bir saf FPS. Asla bir CoD: Counter Strike değil ama bir CS2’de değil. Çünkü bunun söylemek için yeteri kadar yenilik içermiyor. Gene de CS’yi daha önce hiç oynamamışlar için eğlenceli özellikler içeriyor. Herşeye rağmen eski kurtların bunlara çok rağbet göstermemesi muhtemel.