Bir konsol efsanesi Dragon’s Dogma Dark Arisen, uzun bir bekleyişin ardından PC kullanıcılarıyla buluştu. Peki, beklediğimize değdi mi? Cevap incelememizde!
Hatırlayanlar olacaktır, bundan yaklaşık 4 sene önce Dragon’s Dogma adında oldukça kaliteli bir oyun vurmuştu konsol sahillerine. Kaliteli dövüş sistemi ve uçsuz bucaksız dünyasıyla hemen kendini sevdirmiş, konsol sahiplerinin gönlünde taht kurmuştu. Çok değil sadece 1 yıl sonraysa bütün indirilebilir içerikleri ve birçok noktada iyileştirmeleriyle Dark Arisen sürümü aramıza katılmış, “Biz adam değil miyiz, hani bize Dragon’s Dogma?” diyen PC sahipleri “Hallederiiiiiz!” kelimesiyle geçiştirilmişti. Nihayet o geçiştirme birkaç gün önce son buldu ve geç de olsa (4 sene nedir arkadaş!) biz PC sahipleri de Dragon’s Dogma’ya kavuştuk! Peki, beklediğimize değdi mi? Cevaplar ve çok daha fazlası için buyurun beraber bakalım!
Başlangıçta yalnızca 3 sınıf arasından seçim yaparak atılıyoruz maceramıza. Bunlar bir elinde kılıcı diğer elinde kalkanıyla magandalık yapan Fighter, kısa yayı ve minik hançeriyle vur-kaçlarla düşmanları oyuncak eden Strider ve son olarak bir elinde asa diğerinde ayna, destekçi rolü ve dev egosuyla Mage! Bir RPG için oldukça az öyle değil mi? Ancak bu durum yalnızca oyundaki ilk birkaç saatimiz için geçerli. Oyunun ilerleyen seviyelerinde biraz sonra bahsedeceğim disiplin puanlarıyla yeni sınıflara erişmek mümkün. Tam bu noktadaysa sınıflar Basic, Advanced ve Hybrid olmak üzere 3 ana bölümü ayrılmış bir şekilde karşılıyor bizi. Basic ve Advanced sınıfları 1000 disiplin puanı karşılığında erişilebilir hale getiriyorken, Hybrid’ler için bu fiyat 1500 olarak belirlenmiş. Peki, aralarındaki fark nedir? Basic sınıflar oyunun başında seçilebilir olan Fighter, Strider ve Mage’den oluşurken, Advanced sınıflar ise, bu sınıfların gelişmiş versiyonları diyebileceğimiz Warrior, Ranger ve Sorcerer karakterlerini içeriyor. Hybrid kategorisi ise Warrior-Sorcerer birleşimi olarak tanımlayabileceğimiz Mystic Knight, Warrior-Ranger karması olan Assassin ve Ranger-Sorcerer ortaklığıyla oluşan Magick Archer olmak üzere yine 3 çeşit sınıftan oluşuyor. Oyunun belki de en güzel yanlarından biriyse sınıfı seçtikten sonra ona bağlı kalmak zorunda olmayışımız. Yani satın aldığımız sınıflar arasında dilediğimiz gibi geçiş yapabiliyor, kılıçtan sıkılırsak okumuzla harpi avlayıp, asamızla yeri göğü ateşe verebiliyoruz.
Alışılagelmiş RPG anlayışının tersine Dragon’s Dogma’da “Ooo yeni seviye almışız! Hadi sana 3 seviye puanı, genç adamsın kendine Stat falan alırsın!” muhabbeti yok. Bunun aksine yaptığımız görevlerden, öldürdüğümüz yaratıklardan kazandığımız tecrübe puanına orantılı olarak, biraz önce adı geçen Discipline Point, namı diğer 2. para birimini kazanıyoruz. Disiplin puanları sayesinde yeni yetenekler öğrenebiliyor, yeni savaş stillerine erişebiliyor, en önemlisiyse yeni karakter sınıflarına sahip olabiliyoruz. Çeşitlilik açısından oldukça hoş bir detay olmuş.