Mad Max hakkında merak ettiklerinizi kısaca gözden geçirdik. Detaylar için hızını alamayan bakışımıza bir göz atın.
Hayatta kalma konusunu işleyen birçok video oyunu oynadım. Bunların bazılarında ölmek için elimden geleni yaptım çünkü bu düşünceye boğan bazı oyunlarda yapabileceğim en büyük aksiyon buydu.
Koca patlamalar, insanlığın getirdiği son yüzünden dünyanın leş gibi bir yer haline geldiği ortamları, video oyunlarında deneyimlemek bambaşka bir duygu. Çaresizliği hissettiren oyunlar her zaman favorim oldu. Bu tarz yapımlar, sanki geleceği gösteriyormuş gibi geliyor bana ama “bazen”. İçinizi daha fazla karartmayayım. Başka zaman bunları birer tatlı eşliğinde konuşuruz.
Birazdan okuyacaklarınız sizi teknik detaylardan uzak tutacak, basit bir hızlı bakış yazısından ibarettir. Açıkçası sadece 3 saat bir oyunu oynayıp, detaylı bir inceleme yazmak, benim tarzım değil. Ayrıca bazı oyunlar belli süreden sonra inanılmaz sıkıcı ve kendini sürekli tekrar ettirirken, bazıları bir süreden sonra bambaşka yapımlara dönüşüyor. Umuyorum Mad Max, iyi bir şeye dönüşüyordur. Sevgili Mad Max’i kısaca öğrenmek, “satın alsam mı almasam mı” sorusundan az da olsa sıyrılmanıza yardımcı olabilirsem ne mutlu. Yakın zamanda detaylı bir inceleme de yazarım.
Mad Max, birçoğunuzun tahmin ettiği filmden uyarlanmış bir oyun değil. Bu nedenden rahat olun. Günümüzde birçoğumuzun filmlerden esinlenmiş oyunlardan hoşlanmadığını biliyorum, ben de onlardan biriyim.
Avalanche Studios’un geliştirdiği Mad Max, 1979 yapımlı Mad Max filminden esinlenerek ilerliyor. Bir önceki paragrafta yazdıklarımla, bu cümle çelişiyor farkındayım. Korkmayın canlarım, okumaya devam edin. Açık dünya öğelerine sahip olan oyunumuz, bol bol araç kapışmacasına sahip ve TPS bakış açısıyla yönlendirdiğimiz kahramanımız Mad Max’in kendisini kontrol etmemize izin veriyor. Dağıtımcı ekip ise Warner Bros. Interactive Entertainment. İşin içerisinde Warner Bros olunca, dövüş sistemini az çok tahmin edenleriniz olmuştur. Konuyu saptırmadan birkaç detaya yakından bakalım.
Geçtiğimiz yıl yani 2014 yılında çıkması gereken oyunumuz, 1 Eylül tarihinden itibaren bekleyenleriyle buluştu. Hikayemiz post apokaliptik yani kıyamet sonrası bir zamanda geçiyor. Uçsuz bucaksız, devasa çöllerde, hayatta kalmak için denk geldiğimiz kampları yağmalıyor ve hatta kimi zaman düşmanımızla bile ortak çalışmak zorunda kalıyoruz. Oyunun %60’ı araçlardan ibaret. Bu nedenden oyunun en başında Mad Max’i en tatlı ve tabii ki güçlü bir araçla kontrol etmek zorundayız (bunu bir kenara yazın, lazım olacak).
Mad Max’in giriş ekranında kocaman bir “downloadable content” yazısı göreceksiniz. Bu da demek oluyor ki oyun, tek bir hikayeden ibaret olmayacak. Birkaç DLC satın almak için cüzdanınıza sahip çıkın.
Oyunun başlangıç kısmına geri dönecek olursak, başımızı belaya sokan ve elimizden biricik aracımızı alan bir manyağı öldürdükten sonra (buralar sinematik), Chumbucket isimli bir karakterle tanışıyoruz. Ancak ondan öncesinde bir köpeği kendimize dost ediniyor ve bencil davranışlarımıza rağmen, onunla yolumuza devam ediyoruz. Tuzağa yakalanan minik dostumuzu kurtaran ve bize yeni bir araç sözü veren Chumbucket ile maceramız şekilleniyor. Chumbucket, oyundaki en önemli rehberimiz oluyor. Ayrıca aracımız arızalandığında, onu tamir ediyor. Birkaç mekan basıyor ve onun söylediklerini yaparak, kendimize ölümcül bir araç yaptırıyoruz. Bundan sonra da kurak topraklarda, yolumuza çıkanları yok etmeye başlıyoruz.
1 2