“Nerelisin kardeş” sorusu “Şunu tanıyor musun” sorusuyla kardeştir. Peki bir Çinli’ye bu soruyu sorduğunuza pişman oldunuz mu? Ben oldum!
Bizim memlekette çok sevilen bir sorudur. Hani birisiyle ortak bir konu yakalamak için üniversitenin Edebiyat Fakültesi’ndeki adama “Benim de Fen Fakültesi’nde Barış diye bir arkadaşım var tanıyor musun?” diye sorarsınız ve o da zavallı zavallı onu tanıyan bir arkadaş bulmaya çalışır ya. İşte nerelisin kardeş de böyle bir şeydir. O ortak memleket bulunduğu anda karşınızdakiyle sanki kırk yıllık arkadaşınızmış gibi bir sıcaklık hissedersiniz. Sanki ikinizin de cebine aynı para girmiş, aynı dolmuş kuyruğunda beklemiş fakat bir türlü göz göze gelememiş sinizdir (evet bu da Aşk Tesadüfleri Sever filminin şarkısından aşırrtığım bir cümle : ) )
Özellikle İstanbul gibi kırk milletin yığıldığı büyük bir şehirdeyseniz bu daha da önem kazanır. Bu tip memleketleştirmenin önemli olduğu ortamlara girdiğinizde yada en basitinden taksiye bindiğinizde soru alnınıza yapıştırılıverir. Nerelisin kardeş?
Benim soyum gerçekten Osmanlı’nın Balkanları kaybedip küçülme devrine girdiği dönemin kısa bir özeti olduğundan (Gürcü, Arnavut, Lübnan, Türkmen, Tatar, Bulgar karışımı) ben kısaca Tatarız diyip işin içinden çıkıyorum. Ama kaçmaya çalışan kertenkelenin son anda kuyruğunu yakalayan adam edasıyla ikinci soruyu sol kulağımdan alıveriyorum “nerenin Tatarı? ”
Bu soruya “…..’nin Tatar’ı” diye cevap veresim olsa da eşim Eskişehir Tatar’larından olduğu için “biz Bulgar göçmeni Tatar’lardanız ama eşimin ailesi Eskişehir’den. Yani özetle evet bir nevi Eskişehir’deniz diyebiliyorum. Eskişehir’i gerçekten çok sevdiğimden ve konusu her açıldığından Yılmaz Büyükerşen’i de takdir ettiğimden böyle severek, içten bir şekilde deyiveriyorum bunu.
Peki buraya nereden geldim. Aslında tüm suçlusu şu video.
Yıllar önce eşimle yurt dışında balayındayken kahvaltı için kocaman bir ortak masaya oturmuştuk. Malumunuz ben kaynaşma insanı olduğumdan günaydın deyip sonra masadakilere klasik Türk alışkanlığından “nerelisiniz” diye sormuştum. Bulgar olduğunu öğrendiğim fakat bizim Türk olduğumuzu öğrendiği anda kafasını başka yere çeviren soğuk hıyar tipli adamı es geçip sağ tarafımdaki iki Çinli kadına dönmüş ve “siz de Çinli olmalısınız” demiştim.
Kız bir anda anasına küfretmişim gibi (ki yanındaki anasıydı, hani öyle bir şey yapsam zaten çok belli olurdu) “ben Kanadalı’yım ” demişti. Ben haliyle eritme potası anlayışına sahip bir ülkeden gelmediğimden “ama Çinli’ye benziyorsunuz” diyerek konuyu bir de sıvamıştım. Kız üstüme atlayıp yüzümü parçalamanın bir önceki aşamasını temsil eden bir ifadeyle üstüne basa basa ikinci kez “ben Kanadalı’yım” deyince neden böyle davrandığını anlamayan ben “tamam kusura bakmayın” deyip masadan kalkmıştım.
7 yıl sonra bu videoyu seyredince kızın neden bana öyle davrandığını anladım.
Ablacım kusura bakma nereden bileyim ben? Bizim memlekette hep sorduğumuz sorudur bu.
Nerelisin kardeş?