Karakterlerden başlayacak olursak, yapımcı ekibin bu konuya oldukça ilgi gösterdiği kolaylıkla belli oluyor. Başta Lee ve Clem olmak üzere, maceramız boyunca bize eşlik eden tüm karakterler sanal bir yaratı değil adeta kişilikleri olan, gerçek insanlar. Bu yüzden birçok sefer önemli bir karar vermeden önce diğer karakterleri düşünmek zorunda kalıyor ve ilişkilerinizi gözden geçirmeye başlıyorsunuz. “Bunu yapsam şu kızar, şunu yapsam bu döver?” gibi çeşitli cümleler oyun boyunca bize eşlik ediyor ve özellikle küçük kızımız Clem’in her daim yanımızda olması, birçok sefer bizi daha tutarlı olmaya, onu üzmemeye itiyor. (En basitinden bir noktada karşımıza çıkan içi yiyecek dolu bir arabayı Clem üzülmesin diye soymamıştım ben. Diğerleri hunharca saldırdılar orası ayrı konu. Pis yabaniler! İnsan el altından bize de ayırır!)
Karakterlerin detaylı olmasının yanında olaylara karşı Lee’nin hissettikleri, küçük bir kız çocuğunun gözleri önünde insanların parçalanması gibi psikolojik etmenler sizi oyun boyunca sarmalıyor ve peşinizden asla ayrılmıyor. Oyunda geçirdiğiniz her anla, her aktif olayla birlikte bu psikolojik baskıyı içinizde hissediyor ve duygusallaşmaya başlıyorsunuz. Bu yüzden birçok sefer kararlarınızdan pişmanlık duyuyor, “Keşke şunu yapsaydım.” demekten kendinizi alamıyorsunuz. TWD’nin birçok oyuncuyu kendine hayran bırakmasının en önemli sebeplerinden biri de buydu bence.
TWD’nin bir diğer güzel yanıysa bölüm sonlarında seçimlerimizin istatiksel olarak diğer oyuncularla karşılaştırılıyor olmasıydı. Bu sayede Dünya çapında oyuncuların yüzde kaçının sizinle aynı tepkiyi verdiğini görebiliyor, yüzde kaçının size ters düştüğünü inceleyebiliyorsunuz. Oyuncunun kendini yalnız hissetmemesi açısından hoş bir detay ancak bu konuda bizi ilginç bir durum karşılıyor. Bazı kısımlarda daha “merhametli” veya “etik” kararlar ön plandayken, bazılarındaysa daha “faydacı” veya “acımasız” kararlar liderliğe oturuyor. Örnek verecek olursak ilk bölümde Hershel’a yalan söylemeyen %63’lük kesimin bir kısmı 2.bölümde yoldan sapmış ve başıboş buldukları bir arabayı soymuşlar(Arabanın soyulmama oranı %44.). Etik davranış %19’luk bir düşüş yaşamış burada. Bir diğer örnekse 3. ve 4.bölümlerden. 3.bölümde zombilerin arasında kalmış ve ölümü kesinleşmiş bir kızı, hemen vurup acısını dindirmek yerine, kendileri kaçmak için kızı kalabalığın arasında bırakan %59’un bir kısmı, 4.bölümde imana gelmiş ve Ben’i ölüme terk etmemiş (Ben’in ölmesine izin verilme oranı %33.). %26’lık bir etiğe kayma söz konusu anlayacağınız (O nasıl ifade yahu öyle!). Bu sonuç her ne kadar bize kesin bir bilgi vermiyor olsa da aklımızda bazı ihtimaller canlanmıyor değil. Bunların arasında bölümler arasında karakterlere karşı fikir değişikliği, bazı oyuncuların kendilerini Lee’nin yerine tam koyamaması, karşı cins karakterlere karşı yapılan gereksiz jestler (Dur bu kız güzelmiş, az daha yaşasın.)(CARLEEEEEEYYY :(((( -Ekrem), Clem’in üzerimizde kurduğu psikolojik baskı gibi seçenekler mevcut. En kötü ihtimalse bazı oyuncuların “random” karar vermiş olması. Buradan siz de sonuçları kıyaslayabilir, fikirlerinizi bizimle paylaşabilirsiniz.