İlker Karaş, TBF için kalemi eline almışken tüm turnuvalar ve profesyonel oyunculuk kazanına da dalıverdi.
E-spor denilince akla birden fazla şey geliyor gibi düşünebilirsiniz. Bunu jenerasyonlara böldüğümüzde, Counter-Strike / Need For Speed / Fifa / WarCraft / StarCraft, sonrasında Call of Duty ve türevi ESL oyunları gelir. Uzunca seneler ülkemizde Counter Strike akını vardı. Önce CS?nin 1.0 olmasıyla birlikte benim hatırladığım Maslak Princess Hotel?deki CS turnuvasıyla başladı büyük turnuva serüvenleri.
İşin içerisine büyük sponsorlar tek tek dahil oldu, WCG ve ESWC ülkemizi ziyaret etti, o sıralarda CPL uğradı ama pek güzel sonuçlar alınmadı ve sonrasında da ülkemizde bu durumlar büyük bir sessizliğe büründü. Yeni jenerasyonun özellikle MMO’lara yönelmesi, stratejinin tanımının değiştiği o günlerde insanları mücadeleci ruhtan biraz uzaklaştırdı. Aslında MMO?larda da mücadele kültürü devam ediyordu, PvP gibi köklü sistemlerin uygulanmasına imkan tanıyan MMO’larla çok uzun süre mücadele edecekti insanoğlu. Hele ki Blizzard’ın Diablo 2’den sonra WoW’u piyasaya sunması, doğrudan ömrünü WarCraft 3 ve Frozen Throne’da çürüten gençliğe darbe niteliğinde oldu.
Ve sonrasında yeni ataklarla yıllar sonra e-spor arenası alevlendi. Dünün oyuncuları artık bugünün menajerleri, koçları, takım sahipleriydi. Ciddiyim, e-spor adına çok ciddi yapılanmalar, işin bireysellik değil kurumsallıkla çözümleneceğini gören mini girişimciler (ve dolandırıcılar) ortamlarda gezinmeye başlamışlardı. Bu noktada da geçmişinde AVATURK deneyimi olan, Siberlig projesinde yer almış Hasan Çolakoğlu’nun Riot Games Türkiye Ülke Müdürü olduğunu duymamızla yüzümüzde “serüven yeniden başlıyor” gülümsemesi belirdi. Yurtdışında fırtınalar kopartan League of Legends’ın ülkemize resmi olarak adım atacağını duyduğumuzda sevindik, sevinmeyen eleştirenler de oldu (onların ki de haklı eleştirileri, bazılarının ki ise kuruntudan başka bir şey değildi). Ve adımlar atıldı Riot Games Türkiye’deki operasyonuna başladı. Kısa bir sürede, topluluk sitelerinin düzenlediği turnuvalara bir formasyon getiren firma, GameX 2012’de de ilk ulusal turnuvasını gerçekleştirdi. O zamanlar Technopat LoL takımının menajerliğini yapan bende serüvene yıllar sonra, oyunculuktan, turnuva koordinatörlüğünden emekli olmuş bir menajer olarak dahil oldum. En son 2004 yılında gördüğüm insanları gördüm, yaşlanmışlar, kimilerinin saçı dökülmüş hatta kanguruların ülkesine yerleşip Hulk’a benzeyenleri bile var (Emir, na’ber?)!
Bildiğiniz dostlar kıraathanesine dönen GameX 2012?nin ardından çok şey değişti bu ülkede. O turnuvada ilk 3 sıralaması, HWA, Team Turquality ve Technopat olarak yerleşti. Devamında Go4LoL start aldı, haftalık, aylık turnuvalar patır patır dökülmeye, inanılmaz bir takvime sahip oldu oyuncular ve takımlar. Her hafta heyecan, her hafta ödüller birincileri öldü dediğimiz internet kafede turnuva kültürü bir anda patlama yaptı. RP’ler mouse’lar klavyeler havalarda uçuşur oldu hediye bazında!
GameX’i Kış Sezonu Turnuvası, İlkbahar Sezonu Turnuvası, Yaz Sezonu Turnuvası izledi. Ve onu daTürkiye Büyük Finali. Bu süreçte araya özel turnuvalar katılmadı da değil. Amatör takımlara yönelik Cumartesi Gecesi Turnuva’ları, profesyonelliğin limitini arttıran özel turnuvaların yanı sıra DreamHack biletini de sunan turnuva da Türkiye’deki takımların hizmetine sunuldu. Her şey e-spor için yapılıyordu.
Büyük takımların büyük sponsor arayışları, sektörün bir anda büyümesine sebep oldu. Daha dün firmalar “oyunda para yok” derken, şimdi ise bu profesyonel takımlara sponsor olmak için çalışmalara başlamışlardı.
Entrikalar, olaylar, mutluluklar derken bütün elemeler sonuçlandı ve finale, Türkiye’nin en iyi 8 takımına son eleme yolu gözükmüştü. Bu noktada, GameX Turnuvasından sonra pek fazla başarı gösteremeyen HWA, kendini kanıtlamak ve sezonu birincilikle tamamlamak istiyordu. Hayranlarına sezonun tamamına yakın maç diliminde 2.lik armağan eden takım TBF’de maalesef 3.lüğü elde edebildi. Takım içi ayrılışların, yeniden yapılanmaların, en büyük yıldızı FAB’ı Dark Passage’a kaptırmanın da verdiği kan kaybını durduramamış olsa gerek, sezonu yine de çok kötü sayılamayacak bir şekilde kapattı.
Kesinlikle turnuvanın sürpriz takımıydı ANT. Sezonluk geçmişinde kadrosunda yaşadığı sorunlar, menajeri ile yaşadığı sıkıntıları atlatmış, takımını yeniden toplamış bir takım sahibinin yüzündeki haklı mutluluğu görebiliyorduk HWA maçında. 2-1 biten maçta kaybeden taraf ANT olsa bile, uzun bir yolun ardından adım adım konmuş taşların, ortada yokken bir anda değil emin adımlarla oluşmuş bir takımı görüyorduk karşımızda. Şimdiden önümüzdeki sezonun sürpriz takımı olarak niteleyebilirim kendilerini.
Sezonun ilk turnuvasından da 2.lik elde eden TT, TBF?de de tüm sezonun açık ara favorisi DP ile karşılaşacaktı. Kendilerine “Gök Mavililer” diyen takım, İtalyan estetiğini ve oynayış tarzını oyuna yansıtmasını beklerdik ama olmadı, DP’nin fix tarifesi olan 3-0 ile finalde de rakibine göz açtırmadı. TT, sezon başlangıcında aldığı 2.lik sonrası inişli çıkışlı serüvenini, oluşturduğu 2. Takımı ile dikkatleri üzerine toplamışken, TBF?den de 2.likle ayrıldı.
Ve geliyoruz TBF’nin, sezonun favorisi ve şampiyonu Dark Passage’a. Bütün rahatlığımla söyleyebilirim ki, Türkiye’nin en iyi alt koridor ikilisi olan Holygiller’e, en yaratıcı orta koridor oyuncusu Naru ve üst koridorun süperstar’ı, insanları Kha’Zix ve Elise oynamaya teşvik eden Fab Fab Fabulous’una sahip takım, TBF finali öncesi kadrosunda ormancı rolündeki isimle yollarını ayırmış, daha önceden büyük takım deneyimleri olan ReostA’yı kadrosuna dahil etmişti. Bu durumun hep DP’nin kaybedeceğine yönelik yorumlar yapan izleyicilere, ReostA haricindeki (ben onlara fantastik dörtlü diyorum) oyuncular, yeni gelen takım arkadaşlarına muhteşem bir destek hizmeti sunarak TBF’nin bütün maçlarında kol kanat gerdiler. GMS maçı haricinde kendinden emin ve oldukça başarılı olan DP, final maçında da 3-0 gibi bir skorla 1.liği, bütün sezon boyunca hatta DreamHack 2.liğinden de sonra hak ettiklerini hepimize gösterdiler.
1 2