Yılların deviremediği efsane FIFA serisi, yeni Yolculuk modu ve Frostbite evrimiyle bir kez daha aramızda. Detaylar incelememizde!
Her sene merakla beklediğimiz, çıkar çıkmaz hemen saldırıp saatlerimizi verdiğimiz FIFA serisi, FIFA 17 ile yeniden aramızda. Etkileyici görselleri, yeni Journey (Yolculuk) modu ve birçok geliştirmesiyle birlikte FIFA yine çok iddialı! Peki, bu iddialarında ne kadar başarılı? Yılların deviremediği efsane seri, acaba tahtını korumaya devam edebilecek mi yoksa yenilik yapalım derken küme mi düşecek? Hepsi ve çok daha fazlası incelememizde! Buyurun beraber bakalım!
YOLCULUK YENİ BAŞLIYOR!
FIFA 17 ile birlikte tamamıyla yeni bir hikaye modu aramıza katılıyor. Journey, namı diğer Yolculuk moduyla 17 yaşındaki genç yetenek Alex Hunter’ın macerasına dâhil oluyoruz. Alex Hunter, topçu bir aile geçmişine sahip bir genç ve babasından dedesine tüm ailesi futbol aşığı. E haliyle kahramanımız da çocukluğundan itibaren aynı yola baş koyar ve seçmelerde şansını dener. Eğer başarılı olabilirse, belki de bir İngiltere Premier Ligi efsanesi olma yolunda emin adımlarla ilerleyebilecektir. Evet, biliyorum şu an için klişe bir başarı öyküsü gibi duruyor Alex’in macerası. Ancak FIFA 17, bu klişe örgüyü gerek karakter yönetimi, gerekse hikaye anlatımıyla kırmayı başarıyor. Olaylar arası geçişler kendini izleten ara sahnelerle sağlanıyor ve her bir video kendimizi Alex Hunter ile özdeşleştirmemizi daha da kolaylaştırıyor. Öyle ki kimi zaman bizimle dalga geçen diğer oyunculara kin güdüyor, hırslanarak kendimizi daha da geliştirmeye çalışıyoruz. Tabii kimi zamansa bu hırs ters tepiyor ve paniklemekten topa vurmayı unutuyoruz. İşte Yolculuk modunun en güzel yanlarından biriyse tam da bu noktada ortaya çıkıyor. Gerek maç sırasında aldığımız kararlar, gerekse diyaloglar sırasında verdiğimiz cevaplar hem arkadaşlık ilişkilerimize hem de sahadaki performansımıza büyük ölçüde etki ediyor.
Yolculuk modunda karakterimizin bir tarafı hırslı, bir tarafı sakin olmak üzere, bir çeşit kişilik barı bulunuyor. Her diyalog penceresi, biri hırslı, biri sakin ve son olarak dengeli olmak üzere 3 farklı cevap seçeneği içeriyor. Başlangıçta dengede başlayan kişilik barı, seçtiğimiz cevaplara göre şekillenerek bize özel bir Alex Hunter oluşturuyor. Ortaya çıkan yeni Alex Hunter, bazen azimli çalışmalarla göz doldururken, bazen egosuyla takım içi dengeleri altüst ediyor. Anlayacağınız Alex’in nasıl biri olacağı tamamen oyuncuya bırakılmış durumda. Ancak diyaloglarda yalnızca 3 seçenek sunulması, kişilik sonuçlarını bir hayli kısıtlıyor. Tepki seçenekleri en azından bir 5-6 çeşit olsaydı çok daha eğlenceli profiller ortaya çıkabilir, egoistinden çıtkırıldımına ve daha birçok Alex Hunter görebilirdik.
Alex’in özel hayatını bir kenara bırakıp Yolculuk maceramıza geri dönecek olursak, hikayeye 11 yaş takımla başlıyor, yıldız gibi parladığımız bir maçın ardından kendimizi 7 yıl sonrasında, genç yetenek seçmelerinde buluyoruz. Önümüzdeyse adım adım görevlerden oluşan bir kendimizi kanıtlama ekranı bulunuyor. Şut denemeleri, savunma testleri ve Pro lisanslı gençlere karşı bir-iki maç derken kendimizi göstermeye ve topladığımız performans puanlarıyla ilk 10’a girmeye çalışıyoruz. Eğer bu noktada başarılı olabilirsek, tüm Premier Lig takımları önümüzde hazır bekliyor. Ancak her ne kadar önümüzde Manchester United, Chelsea ve Arsenal gibi güzel ödemeler yapan büyük seçenekler olsa da Southampton ve Leicester City gibi orta halli takımlarda başlangıç yapmamız daha mantıklı olacaktır. Zira bir genç yetenek olarak küçük takımlarda forma şansı bulmamız, diğer takımlara nazaran daha kolay olacak ve daha rahat parlayabileceğiz. Takım seçimimizi yaptıktan sonraysa bizi önce bir takım antrenmanı ardındansa hazırlık maçları karşılıyor.
Her maç beraberinde “Gole kapını kapat”, “%85 performans göster”, “Gol at” gibi çeşitli görevlerle geliyor. Her maçın ardından tamamladığımız görevlere ve sergilediğimiz performansa göreyse gelişme gösteriyor, ortalama yetenek puanımızı yükseltiyoruz. Yetenek puanının her bir puan yükselmesiyle 1 beceri puanı kazanıyor, bu puanı ise defans, hücum, fizik ve benzeri başlıklar altında sıralanmış yeni özelliklere kavuşmak için kullanıyoruz. Alabileceğimiz özellikler arasında, zayıf ayağı kullanabilmekten daha iyi şut çekmeye, ceza sahasına taç atabilmekten falsolu pas verebilmeye kadar birçok seçenek mevcut. Özellik seçiminde verdiğimiz karar, Alex Hunter’ın oynayış tarzını, haliyle bizim sonraki maçta verebileceğimiz maksimum performansı etkiliyor. Bu yüzden oyun tarzınıza uygun bir şekilde, dikkatlice seçim yapmanızda fayda var.
Gerek ara sahnelerin kalitesi, gerekse oyunun her anında hissedilen Alex Hunter kişiliği Yolculuk modunu inanılmaz eğlenceli ve takip etmesi zevkli bir hale getiriyor. Birçok noktada yaptığınız hatalar ile pişman oluyor, başarılarınızla gurur duyuyorsunuz. Her ne kadar ara sahnelerin, oyuncuyu oyuna dâhil etme konusunda başarısı bir hayli iyi olsa da, birçok kişi uzunluklarından şikâyet edecektir. Zira herhangi bir şekilde, hızlandırma, atlama ve benzeri bir geçiş yöntemi bulunmuyor. Eğer bu yolculuğa çıkacaksanız, bunu göz önünde bulundurmanızda fayda var. Gerçi o hikaye işlenişi olmasa, Yolculuk modunun kariyerden bir farkı kalmıyor ya orası da ayrı bir konu.