Diablo I ve Diablo II’deki savaşımız Diablo III’te aynen devam ediyor ancak asıl sorunumuz bu sefer Diablo’nun cennete kadar ulaşmış olması! Yani işler tahmin ettiğimizden daha karışık. Sevgili Tyrael yani kendisine Bilgelik sıfatını ekleyen meleğimiz, Diablo III’ün öne çıkan isimlerinden biri. Kanatlarını hiçe sayıp, bir ölümlü olduğu zaman amacını da az çok belli ediyor zaten. Diablo III’ün sonunda da cennetin kapıları tekrar kendisine açılıyor ve Diablo’nun yeni bedendeyken yenilmesinin hemen ardından Reaper of Souls hikayesine geçiş yapıyoruz. Burada da Eski Bilgelik Başmeleği olan Malthael ile tanışıyoruz ancak artık kendisi bir Ölüm Meleği olarak karşımıza çıkıyor ve Diablo da dahil olmak üzere birçok kötülüğün hapsedildiği Black Soulstone’u ele geçiriyor. İşte bu noktada tüm ipler kopuyor çünkü Malthael’i yenmek demek, tahmin edilemeyecek kadar büyük bir gücün serbest kalması demek.
Üçüncüsü için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Zira Diablo III’ün ilk çıkışı “bana göre” bizleri 12 değil tam 14 yıl bekletmiştir. İtiraf edelim, serinin hastaları dışında kaçımız Diablo 3 ilk çıktığında çılgınlar gibi oynadık? Zira Blizzard’ın bugüne kadar hiçbir işi kötü yaptığını görmedim ancak Diablo III’ün ilk çıkışındaki fiyaskoyu ve dengesizliği asla unutmayacağım. Yalnız şunu da eklemek gerek: Reaper of Souls ile birlikte Blizzard gerçekten oyuna istenilen dengeyi getirmeyi başarmıştı. Hatta Reaper of Souls’tan bir önceki yama ile birlikte aradıklarımızı bulmuştuk diyebiliriz. Bu sefer elimizde Barbarian, Witch Doctor, Wizard, Monk, Demon Hunter ve Reaper of Souls ile birlikte gelen Crusader var.
Reaper of Souls ile birlikte oyun daha eğlenceli, daha detaylı ve daha dengeli bir hale gelmişti. Auction House’un kaldırılması ve haliyle ganimetlerimizin satılamaması bazılarınızı eminim rahatsız etmiştir ancak Reaper of Souls, adeta Diablo III’ün kurtarıcısı görevini üstlenmişti ve bu konuda da başarılı olmuştu. Sadece bir Act, yeni bir sınıf ve Adventure Mode için verdiğimiz para, bizi yeterince tatmin etmişti. Zira Adventure Mode ile birlikte, arkadaşlarımızla ucu açık, kocaman bir dünyaya giriş yapıyorduk. Gittikçe güçlenen iblisler, daha parıltılı eşyalar, özellikle oyuncuyu daha zor mücadelelere hazırlayan Rift’ler, Diablo III’ün en sevilen noktalarından biri haline gelmişti ve hala da öyledir.
Diablo III: Reaper of Souls Ultimate Evil Edition sadece konsola özel bir oyun. Koltuğunuzu kurulup, rahat rahat takılmayı seviyorsanız ve özellikle bol aksiyonlu bir şeyler arıyorsanız eğlenceli zaman geçirmek için harika bir seçenek. Tabii oyun bu kadarla bitmiyor. Özellikle Diablo takipçilerini sevindirecek çok özel içeriklere, sadece Diablo III: Reaper of Souls Ultimate Evil Edition sayesinde kavuşabiliyoruz. Öncelikle Evil Edition ile birlikte hem Diablo III’ün kendisine hem de Diablo III: Reaper of Souls’a sahip oluyoruz. Sadece PS3 ve PS4 platformunda Evil Edition’a sahipseniz yılların eskitemediği “bana göre” epik PS2 oyunlardan biri olan Shadow of the Colossus’un özel zırhına sahip olabiliyoruz. Kendileri toplam 6 parçadan oluşuyor. Daha bitmedi (reklam gibi oldu yalnız), tekrar sadece PS3 ve PS4 platformuna özel The Last of Us esintilerini de Evil Edition ile yaşamamız mümkün. Özel görevlerle birlikte The Last of Us oyunundaki “takırdayanları” öldürebilebilmek oldukça farklı bir deneyim.
Özel içerikleri bir kenara bırakırsak, oynanış anlamında Evil Edition’ın Diablo III’ün PC versiyonundan daha kolay olduğunu söylemek mümkün. Tek yapmamız gereken yol boyunca karşımıza çıkan iblislere “X” tuşunun gücünü göstermek. Bir şeyleri çantanıza atmak içinse sadece cesedin üzerinden yürümek yeterli. Tabii bu hızla X tuşunun zamanla aşınacağını belirtmekte fayda var. Menüden ulaşabileceğiniz yeni bir ganimet sistemi de mevcut. “Yeni”den kastımız ise çok daha kolay kontrol edilebilir demek. Çantamız ve yetenek ağacımızı görüntülemek için PS4 kumandasındaki touchpad’i kullanabiliyoruz. Diablo III: Ultimate Evil Edition özellikle killstreak sayacını şakaya almamamız gerektiğini tekrar hatırlatıyor. Daha fazla harita, daha fazla iblis demek. Daha fazla iblis, daha fazla ganimet ve eşya demek. Daha güçlü olmayı kim istemez ki? Ayrıca bu oyunun en büyük özelliği olan sağa veya sola takla atarak saldırılardan kaçabilme yeteneğimizi de atlamayalım. Evet, sadece konsollara özel olan bu yetenek tüm karakterlerde var. Bu sayede hiç aklınıza gelmeyecek yerlerde hayatınızı kurtarabiliyorsunuz.

