Infiltrator
Sniper tüfeklerine ve gizlenme teknolojisine sahip tek sınıf olan Infiltrator, zayıf zırhına rağmen uzun mesafeden düşmanları indirmek için ideal. Süpriz saldırılar ve bir üsse saldıran birlikleri uzaktan korumak için (ve tabii o üsse saldıran birlikleri en üst platformlardan avlamak için de) birebir.
Light Assault
Hafif piyade sınıfı, en hızlı ve en atak sınıf olması ile övünür. Bu övgüyü hakediyorlar çünkü askerlerin sırtlarındanki jump-jet çantaları onları anında binaların çatılarına, arkalarına veya tepelerin üstüne taşıyabilir. Kısa sıçramalar veya süzülme jetleriyle düşmana hızlı şekilde erişip, sahip oldukları geniş silah ve bomba seçenekleri ile yukarıdan ölüm yağdırabiliyorlar.
Heavy Assault
Exo-Suit zırhları, onları hasardan koruyan geçici kalkan teknolojisi ve her tür aracı indirmek için tasarlanmış ağır silahları ile bu sınıf her saldırının en önemli destek kuvvetidir. İster hava, ister kara aracı olsun, iki-üç atışla deviremeyecekleri düşman yok. Özellikle araçlara kilitlenebilen roket ve benzeri silahları setifikalar ile açtığınızda, düşman araçlar için sizden tehlikeli sınıf bulunmuyor.
Medic
Bir savaş alanının vazgeçilmez sınıfı olan sıhhiyeciler, PS2’de de önemli işleve sahipler. Askerleri iyileştirebilmek için çeşitli araçlar, enerji alanları, elbombaları (Evet, oyunda iyileştiren elbombaları var, olmadı mı? Nanomakineler dersek olur mu? ^_^) ve düşen askerleri anında kaldırabilmek için kullandıkları ileri canlandırma teknolojisi ile her an yanınızda veya daha iyisi, arkanızda olmasını isteyeceğiniz bir sınıf Medic.
Engineer
Mühendisleri genelde ofislerinde oturup masa başında çeşitli cihazlar tasarlayan kişiler gibi düşünüyorsanız, onları bir de PS2’de görün. Mekanize birliklerin gözbebeği olan Engineer sınıfı her türden aracı ve MAX’ları tamir edebilen tek sınıf. Ayrıca esnek silah seçenekleri ve çarpışmaların ortasına anında kurabildikleri silah taretleri, mayınlar ve plastik patlayıcılar ile ideal savunma/destek sınıfı haline geliyorlar.
MAX
Mechanized Assault Exo-Suit anlamına gelen MAX’lar, oyunun en ağır ve güçlü saldırı sınıfı. Ufak birer dev olan MAX zırhları sahip oldukları silah çeşitleri ile her türlü piyade, kara veya hava aracına karşı sahip olabileceğiniz en iyi yoketme çözümü. İki kolunda farklı iki silah taşıyabilmesi ve charge/overdrive özelliklerine karşın; MAX’ın çok yavaş hareket ediyor olması, onu ağırlıklı olarak bir savunma platformu haline getiriyor. Eğer çevresinde devamlı onu tamir edebilecek bir mühendis varsa, bir MAX durdurulamaz olabiliyor.
SAVAŞIN BİNBİR YÜZÜ
Planetside 2’de savaş asla bitmiyor. İstediğiniz anda oyuna katılıp, hemen çarpışmanın göbeğine atlayabiliyorsunuz. İlk oynamaya başladığınızda, ilk kez kendi tarafınızın ana üssüne girdiğinizde başınızın dönmesi ve kafa karışıklığı yaşamanız normal. Oraya buraya koşuşturan çeşitli kıyafetler ve silahlara sahip askerler göreceksiniz, kafayı çevirdikçe görüş alanınızda hareket eden çeşitli semboller farkedeceksiniz, etrafınızda bir sürü değişik ikonlu terminaller bulacaksınız, dışarı çıkınca ana alanda kalkış ve iniş yapan bir sürü hava aracı, tanklar ve piyade taşıyıcıları olacak. Ama sakin olmak lazım; eğer tüm sınıflar, araçlar ve stratejiler konusunda bilgi edinmek sizi sıkıyorsa, hemen bir savaş alanına gidip ateş etmeye başlamak istiyorsanız, sizi tutmayalım.
Önce haritayı açıyorsunuz, her birinde binlerce askerin savaştığı Auraxis’in ana kıtalarından üçü olan Amerish (orman ve yeşilikler), Esamir (kar ve buzla kaplı tepeler) veya Indar’dan (çöl ve kurak alanlar) birindeki ana üssünüzde olduğunuzu göreceksiniz. Eğer özel bir sınıf seçmediyseniz ilk olarak Light Assault ile başlayacaksınız. Light Assault çeşitli silahları sayesinde sizi uzun süre idare edebilecek bir sınıftır, zaten jump-jet’in tadını aldığınızda diğer sınıfları denemek için isteğiniz bile kalmayabilir. Haritada patlama işaretlerini gördüğünüz yerlerde aktif çatışmalar var demektir, herhangi birini seçip ‘Deploy’ tuşu ile anında oraya gidebilirsiniz. Seçtiğiniz bölgenin ortasına bir drop pod ile atılıyorsunuz, böylece tüm alanı yukarıdan görme ve az da olsun pod’u yönlendirme şansınız var. Eğer dost birliklerin arasına düşerseniz ne güzel (düşman hatlarına da düşebilirsiniz, ama o zaman pek uzun süre hayatta kalamayacaksınız); hemen etrafınıza bakının ve diğerleri nereye doğru koşuyorsa oraya koşturup düşmanlara karşı gözünüzü dört açın. Bulduğunuz düşmana ateş edin, böylece savaşın içindesiniz.
Tabii bu yöntem bir süre sonra yerini deneyim ile gelen geniş bir oyun zevkine bırakacak. PS2’de bir grupla beraber hareket etmek, kendinizi iyi yağlanmış bir çark grubunun sorunsuzca dönen bir parçası gibi hissetmek kadar keyifli bir şey yok. Eğer isterseniz bir tuşla en yakın Squad’a (10 kişilik gruplar) dahil olabilirsiniz, ölürseniz squad liderinizin olduğu yere deploy olabilirsiniz. Sınıfınızın silahlarına ve becerilerine hakim oldukça squad’ınızın size ne kadar ihtiyacı olduğunu anlamaya başlayacaksınız. Favori sınıfım olan Medic ile oynayıp da, yerden kaldırdığım veya ölmek üzere olan ama son anda iyileştirdiğim her ekip üyesinden aldığım teşekkürlerden dolayı sevgi manyağı oluyorum bazen. Eğer girdiğiniz squad’ın lideri, başka squad liderleri ile haberleşip büyük bir üs ele geçirme operasyonuna dalmaya karar verirse, kendinizi birden bir Platoon’un üyesi olarak buluyorsunuz. İki veya daha fazla squad’ın birleşmesi ile oluşan platoon’lar sayesinde gerçekten büyük savaş deneyimleri yaşamaya başlayacaksınız. Eğer çeşitli platoon’lar birbirleri ile haberleşip koordineli hareket etmeye başlarlarsa, dalga dalga yayılıp haritanın büyük kısmını ele geçirmeniz an meselesi demektir (Tank Rush! :D).