The Room denildiğinde eğer ismi biliyorsanız ve ilk oyunu oynamışsanız, yüzünüzde bir gülümseme oluşur. The Room 2 bu sefer mobil ve Steam üzerinde!
Bu sefer elimde uzun uzun incelemesini yazabileceğim bir oyun yok. Ancak oynarken o kadar keyif aldım ki yazmadan ve sizleri bilgilendirmeden olmaz dedim. Tarihler 5 Temmuz 2016’yı göstersin diye uzun zamandır bekliyordum açıkçası, çünkü The Room’un ikinci oyunu The Room 2, PC’de Steam üzerinden çıkış yapacaktı. Bir kaç günlük gecikme ile de olsa oyunu oynamayı başardım.
İlk olarak tabii ki bilmiyorsanız The Room’dan bahsedeyim, yani ilk oyundan. İlk olarak mobil platformda çıkışını yapmış olan The Room aslına bakarsanız oldukça ses getirdi. Hatta bir çok oyuncunun bu oyundan haberdar olduğunu da biliyorum. Ancak gözünden kaçmış olanlar, bulmacalı oyunlara biraz uzak olanlar olabilir. İlk önerim şu olacak, şimdiye kadar oynamış olduğunuz bulmaca oyunlarını bir kenara atın, The Room hepsinden çok daha farklı ve çok daha keyifli. Neden diye sorduğunuzu duyar gibiyim ve aslında cevap oldukça basit, Bu seride oynanış daha özgür. Bulmacaların zorluk seviyesi herkesin bir şekilde çözebileceği kadar zor ve basit yani tam kıvamında.
The Room 2’de “Farklı düşün” sistemi oldukça güzel işleniyor. İçerisinde bulunduğunuz odalar genellikle oldukça geniş ve birden çok objeye ev sahipliği yapıyor. Alışıla gelmiş bulmaca oyunlarında bir kutu vardır ve onu açmak için bir anahtara ihtiyaç vardır, çekmeceleri arar bulur açarsınız. Ancak The Room’da işler biraz daha karışık ve daha eğlenceli. Çünkü o anahtara ulaşmak için başka bulmacalar da çözmeli, objeleri birleştirmeliyiz ve hatta bazende elimizdeki objenin şeklini, şemalini değiştirmek zorunda da kalabiliyoruz. 3D grafik yapısı ile bir bulmaca oyununda üç boyutun işleri ne kadar derinleştirdiğini fark edeceksiniz. Daha önceki oyunu oynamadıysanız ya da The Room gibi bir 3D bulmaca oyunu oynamamışsanız, bir çekmeceyi açınca içinin boş olduğunu görüp altına bakmak ilk anlarda aklınıza gelmeyebilir.
Oyundaki kontroller de oldukça basit, faremiz ile çift tıklarsak, etkileşime girilebilir yerlere, objelere yaklaşıyor, sağ tıklarsak uzaklaşıyoruz. Yine sol tık ile basılı tutarak objeleri hareket ettirebiliyoruz (anahtar çevirmek, kapak açmak vb.). Ekranımızın sol tarafında çantamız yer alıyor, topladığımız objeler orada yer alıyor. Bir de oyunun başında bize bir lens veriliyor, bu lens sayesinde gözümüzle göremediğimiz yazıları, işaretleri görebiliyoruz. (Sık, sık kullanın derim)
Bu arada kesin tavsiyemdir oynarken oyunun size ip uçları verdiğini göreceksiniz, bakmayın. İp ucu değil bildiğiniz çözüm sunuyor, zaten çok da zor olamayan oyunu iyice kolaylaştırıyor. Eğer bulmaca konseptini zaten sevmiyorsanız, oyunda size pek bir anlam ifade etmiyor demektir. Ancak sırf hikayeyi görmek için bitirmek isteyenler için güzel bir seçenek olmuş.
Parasını sonuna kadar hak eden bir oyun olmuş The Room 2, tek sıkıntısı oldukça kısa sürmesi. İsterseniz ilk oyuna Apple ve Google Store sayfalarından erişebilirsiniz. The Room 2’ye ise isterseniz yine mobilden ulaşma şansına da sahipsiniz. Fireproof‘a bu güzel seri için tekrar teşekkür ediyoruz. Gözler şimdiden PC için The Room 3‘ü arıyor.
[vc_row][vc_column][review_summary title=”DEĞERLENDİRME” summary=”Bulmaca oyunlarına meraklıysanız. The Room 2 tam aradığınız oyun. İlk oyunu oynamış olsanız da olmasanız da kaçırmayın diyorum.” positives=”Etkileyici atmosfer
Rahat oynanış
Güzel Grafikler
Meraklandıran Hikaye” negatives=”Kısa sürüyor”][/review_summary][/vc_column][/vc_row]