PlayStation 4’ün ilk açık dünya oyunuyla karşı karşıyayız. Yeni nesil bir konsolda açık dünyada geçen bir oyun nasıl oluyor diye merak ediyorsanız bu inceleme ilginizi çekecek. inFamous: Second Son, aksiyon dolu bir süper kahraman oyunu olurken, hikâyesi ve oynanışı ile de güzelliğini ortaya koyuyor.
Serinin önceki oyunlarını oynayanlar hatırlayacaktır, oyunda hareketlerimize göre iyi veya kötü insan olabiliyorduk. Bu oyunda da gelenek bozulmuyor ve “karma” olarak bulunmaya devam ediyor. Bu seçenekler hem oyun içerisinde bize sunuluyor, hem de şehirde gezerken yaptıklarımızla şekilleniyor. Tabi, iyi ve kötü karmanın farklı yetenekleri de bulunuyor.
Oyuna başlarken yeni nesilin güzelliklerinden biriyle hemen karşı karşıya geliyorsunuz. Oyun sizden DualShock 4’ü yan tutmanızı, sonra da sallamanızı istiyor. Sallarken DS4’ün hoparlöründen bir sprey kutusunu sallayınca çıkan ses çıkıyor ve sonra R2’ye bastırıyor ve bir bakmışsınız ki boya püskürtüyorsunuz. İşte DualShock 4’ün özelliklerini başarılı bir şekilde kullanan oyun, inFamous: Second Son oluyor. Karakterimizi yönettiğimiz kumanda, birden bire sprey boya kutusuna dönüşebiliyor.
Yıl 2016, kondüit isimli özel yetenekleri olan insanlar D.U.P. adı verilen askerler tarafından yakalanıyor ve üzerlerinde deneyler yapılıyor. Şehrin düzenini korumak için iyi-kötü ayırmadan tüm kondüitleri topluyorlar. Karakterimiz Delsin Rowe ise bir grafiti sanatçısı fakat kamu malına zarar verdiği için defalarca polisler tarafından tutuklanmış ve bu polislerden biri de abisi. Kardeşler kendi aralarında tartışırken kondüitlerin taşındığı kamyon devriliyor ve hepsi kaçıp kendilerini kurtarıyor. Oluşan büyük kazaya göz atmaya giden iki kardeş olayı araştırırken bir kondüitle karşılaşıyorlar, sonrasında karakterimiz Delsin, bu kondüitin gücünü yanlışlıkla ediniyor ve her şey bundan sonra başlıyor. İki kardeş beraber olayları atlatmaya çalışırken kendi köylerinde onlara kötülükler yapan D.U.P’nin başını da ele geçirip yaptıklarının hesabını vermesi için çalışmaya başlıyorlar.
Yeni nesilin açık dünya oynanışına burada şahit olmaya başlıyoruz. Son derece başarılı grafiklerin bulunduğu oyunda animasyonlar ve güçlerin efektleri de çok başarılı olmuş. Oynarken herhangi bir durgunluk olmamasıyla birlikte sokaktaki yayalar da yaşayan bir şehir hissini veriyor. Seattle’da geçen oyunda şehirdeki birçok element yıkılabiliyor veya dövüş sırasında işimize yarayabiliyor. Duman enerjinizi arttırmanız için çatıdaki bacalardan dumanı çekmeniz gerekirken etrafta üzerinden duman çıkan arabalar da imdadınıza yetişebiliyor. Biraz teknik kısma da gireyim, herhangi bir pop-up’a (Bazı objelerin geç görünmesi) da rastlamadım.
Diğer kondüitler ile karşılaşıp…
Oyunda etrafta gezen dronelar bulunmakta. Bu droneların içerisindeki parçacıkları kendinize çekip sonrasında yeni yetenekler edinirken bu parçacıkları harcayabilirsiniz. Yeni yetenekler almanızda ve yeteneklerinizi geliştirmenizde fayda var çünkü şehri D.U.P.’nin kontrolünden bırakabilmeniz için güçlü olmanız gerekiyor. Seattle’ın bölge bölge ayrıldığı oyunda, D.U.P.’nin de komuta merkezleri bulunmakta. Bu merkezleri yok ederek şehrin bağımsızlığını sağlamanız gerekiyor.
…onlarla birlikte savaşabilirsiniz
Bu bölgeleri tamamen bağımsız hale getirmeniz için de grafiti yapmanız, gizli ajanları yakalamanız, ses kayıtlarını toplamanız ve gizli kameraları yok etmeniz gerekiyor. Bu sayede hızlı seyahat noktalarını da açmış oluyorsunuz. Böylece şehrin bir ucundan diğer ucunda geçmek istediğinizde bunu kolayca gerçekleştirmiş oluyorsunuz. Grafitilerin bir güzelliği ise yaptığınız her grafitinin çevredeki materyallere ve objelere uyumlu şeyler olması.
1 2