Ancak savaş sistemi her ne kadar radikal değişikliğe gitmiş ve eğlenceli olsa da, savaş sırasında experience kazanamadığımız için aslında savaşmanın pek de bir önemi kalmıyor. Kendimizi ancak görevler vasıtasıyla geliştirebiliyoruz, ve görevler de genellikle bizi getir-götür, ya da git şununla konuş tarzı görevlere itiyor. Oyun birden RPG oyunu yerine tek kişilik MMO hissiyatını vermeye başlıyor.
Eğer ki bir FF oyunu oynuyorsak, görselliğin şahane olduğunu, dünya tasarımlarının tek tek incelemeye değer olduğunu, ve yanında oyun boyunca dinlediğimiz müziklerin ne kadar güzel olduğunu belirtmeye gerek yok. Bunlar zaten artık FF standartı haline gelmiş özellikler, yine de hiç söylememiş olmamak olmazdı.
Temel olarak FF13-3, aslında hikayeyi sonlandırmak üzere olan bir oyun. Aynı yemeği tekrar ısıtıp sunmamak için değişikliklere gidilmiş, ancak en önemli olması gereken hikaye kısmında ister istemez sınıfta kalıyor. Daha canlı karakterler içerebilir, daha anlamlı bir hikaye sunabilirdi bizlere. Daha önce alıştığımız, sevdiğimiz karakterleri yine onları bildiğimiz şekilde görebilirdik, ancak yazıda daha önce de belirttiğim gibi, sanki bu karakterleri hiç tanımıyormuşuz da, bu yeni halleri aslında bildiklerimizmiş gibi davranmak hoş değil. Buraya kadar geldiyseniz, kitabın kapağını kapatıp raftaki yerine yerleştirmek için birazcık dişinizi sıkmanız gerekiyor. Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar, Final Fantasy 15’te yeniden görüşmek üzere.