Puan sistemini de biraz açmak istiyorum zira oyun içerisinde en çok eğlendiğim kısım burası oldu. Bölümler sırasında öldürdüğünüz her düşmandan, öldürme şekillerine göre çeşitli puanlar kazanıyorsunuz ve her bölüm sonunda bu puanlar toplanarak kasanıza para olarak giriyor. Siz de bu paralarla Army of Two serisinin neredeyse ruhu olan “maske” leri değiştirebiliyor, yeni savaş kıyafetleri alabiliyor; bu seriden beklemeyeceğiniz kadar detaylı şekilde silahlarınızı değiştirip onlara yeni parçalar ekleyebiliyorsunuz. Eklediğiniz bu parçaların silahlara getirileri ve götürüleri var elbette. Bir tüfeğe susturucu taktığınızda düşmanlarınızı sessizce vurabilirken, silahınızın mesafesini kısaltmış oluyorsunuz. Eğer oyunu oynarsanız burada epey vakit geçireceğinize eminim.
Meksika’nın oyun havaları nasıl olur ki?
“Overkill” özelliğini açıklamak istiyorum zira oynanışa dair önemli bir görev üstleniyor. Bölümler esnasında düşmanlarınızı öldürdükçe, ekranın sağ tarafında başta boş olan bar doluyor. Bu bar tamamen dolduğunda ise “overkill” moduna geçebiliyorsunuz. Bu moddayken kısa bir süreliğine ölümsüz oluyor, silah ve bomba konusunda da sınırsız harcama yapabiliyorsunuz. Özellikle sıkıştığınız noktalarda kullandığınızda epey efektif olduğunu söyleyebilirim. Üstelik “overkill” özelliği takım arkadaşınızda da bulunuyor ve bu özelliği aynı anda aktif ederseniz; bu sefer yapılara zarar verebilecek kadar bir patlama gücüne erişiyor mermileriniz. Büyük kuleleri, araçları vs. patlatmak için bazı bölümlerde bunu kullanmak zorundasınız.
Benim için kullanmadığım ve yapımcıların üzerine gereksiz yere çok düştüğünü düşündüğüm diğer özellikle de “Two View”. Bu özellik sayesinde kısa süreliğine alanda ilerleyebileceğiniz yolları görüyor; düşmanı arkadan sarabiliyor ve daha akıllıca saldırabiliyorsunuz ama bunları yapmak için illa da kullanmak zorunda değilsiniz.
Oyunun en iddiali olduğu ve üzerine kurulduğu mod ise tabii ki co-op. İsterseniz aynı konsolda ekranı ikiye bölerek, isterseniz de internet üzerinden başkalarıyla oynayabildiğiniz bu mod oyunu çok daha eğlenceli hale getiriyor. Özellikle bir arkadaşınızla oynarsanız, bölüm esnasında canlı şekilde birbirinize taktikler vererek gerçekten asker gibi davranabiliyorsunuz. Bunu yaptığınızda da muhtemelen yapay zekaya bir kez daha küfredeceksiniz, çünkü yapay zeka ortalama düzeyde olsaydı oyun genel olarak tüm eleştirmenlerden 10 puan daha fazla alırdı kuşkusuz.
Yine co-op modu üzerine temellendirilmiş ve bilgisayar ile oynarken de kullandığınız diğer oynanış özelliği ise, siz veya takım arkadaşınız yaralanıp yere düştüğünde, belli bir süre içerisinde yanına gidip onu iyileştirmeniz gerekiyor. Yere düşen kişi tabancayla ateş etmeye devam ediyor ve arkadaşı onu kaldırırken takım arkadaşını koruyabiliyor. Fazla uzatmaya da gerek yok, Left 4 Dead serisi oynadıysanız tam olarak aynı sistem var burada da. Tek farkı, sınırsız şekilde bu iyileştirmeyi yapabiliyor olmanız zira oyundaki sağlık sisteminde herhangi bir sağlık paketi yok. Bekle iyileş durumu geçerli.
Teknik olarak bakarsak da serinin ilk iki oyununda kullanılan Unreal 3 motorundan sonra, yapımcılar bu sefer Frostbite 2’ye geçiş yapmışlar. Tabii ki görsel anlamda biraz daha düzgün gözüküyor oyun ama kesinlikle 2013 standartlarına yetişemiyor.
Müzikler çok büyük bir önem arzetmediği gibi pek de başarılı değil bu yüzden. Ancak özellikle ana karakterlerin seslendirmelerini beğendim. Bazı durumlarda (özellikle finale doğru) ruhsuz olsa da bu seslendirmeler, genel anlamda başarılı sayılabilir. Atmosfer anlamında ise yine yapay zeka sayesinde (!) başarısız bir durumda Army of Two: The Devil’s Cartel. Eğer bu sıralar çok sıkılıyor ve oynayacak oyun arıyorsanız, yaklaşık 8 saatlik bir shooter deneyimi için alabilirsiniz. Ama kesinlikle büyük şeyler beklemeyin ya da hayal kırıklığına hazır olun. Görüşmek üzere.
1 2