Kategoriler

Everybody’s Gone to the Rapture İncelemesi

Everybody’s Gone to the Rapture, korkunç ve büyük bir olaydan sonra yaşananları konu alıyor. Biz de bu olayların ardındaki gizemi çözmeye çalışan kişi oluyoruz.

Oynanış

Oyun 6 bölümden oluşuyor ve her bölüm bir köylünün gözünden yaşananları anlatıyor. Oyunda tek yapmamız gereken şey küçük altın rengi ışık hüzmesini takip etmek. Kimi zaman kendisini kaybedebilirsiniz ancak panik yapmayın, kısa süre içerisinde rehberimiz yanımızda belirebiliyor veya uzaklardan bir kuyruklu yıldız misali el sallıyor. Bu ışık bize, köyde gelişen olayları ve insan silüetlerinin konuşmalarını gösteriyor. Bundan sonrasında da yapmamız gereken, ışığı takip edip, köyde olanları anlamaya çalışmak.

Everybody's Gone To The Rapture™ - Press Demo_20150819135606

Oyunun kolay kontrolleri PS4 kumandasının sadece 4 özelliğini kullanmamızı sağlıyor. Şimdiden uyarayım, oyunda koşmak veya eşyalarla etkileşimde olmak isteyeceksiniz ancak “başaramayacaksınız”. Sadece sağ ve sol analog tuşunun yanında, bir de “X” tuşu, oyundaki yardımcımız olacak. Bunun yanında özel anılara ulaşmak için küçük bir ışık hüzmesinin içine girmemiz gerekecek. Bu durumda oyun kumandasını sağ veya sola çevireceğiz (tıpkı direksiyon çevirmek gibi).

Everybody’s Gone to the Rapture’ın tek olayı macera türünü doyasıya yaşatması değil, aynı zamanda elimizde devasa bir dünya var. Hani gerçek anlamda açık dünya öğelerine sahip ve kocaman bir evrenin içerisindeyiz. Macera türünü benim kadar çok takip ediyor ve seviyorsanız, bu oyunda attığınız her adıma dikkat edeceksiniz demektir. Bunun nedeni ise kimi zaman kaybolsanız bile tadını çıkartacağınız inanılmaz manzaranın olması.

Everybody's Gone To The Rapture™ - Press Demo_20150817121658

E daha daha

Oyun, türünün en tatlı örneklerinden biri ancak bazı detaylar can sıkabiliyor. Mesela, karakterimizi bilememek veya anlamsız bir şekilde sadece ilerlemek. Yani, kontrol ettiğimiz karakteri tam olarak hissedemiyoruz. Bu da oyunun en büyük eksilerinden biri. Adım atmıyor veya tam olarak hiçbir duygu belirtisi göstermiyor. Bunun yanında karakterimizin “inanılmaz” yavaş olması, kovalamak zorunda olduğumuz ışık hüzmesini kaybettiğimizde daha da sinir bozucu hale gelebiliyor. Oyunun diğer bir eksisi ise kayıt noktaları. Kayıt noktaları arasındaki mesafe çok uzun ve manuel kayıt etme özelliği olmadığı için kafamıza göre oyundan çıkamıyoruz.

Yukarıda okuduklarınız sizi korkutmasın. Bunlar, kesinlikle oyunu oynamamanız için oluşturulmuş bahaneler değil. Çünkü oyunun müzikleri inanılmaz etkileyici, hikayenin sunumu son derece başarılı ve bulunduğumuz mekan tasarımı o kadar tatlı ki bir an için orada yaşamayı isteyeceğinizden eminim. Hatta biraz daha zorlarsanız, kendinizi Silent Hills oynuyormuş gibi hissedebilir ve korkabilirsiniz. Bunun nedeni de şu: sık sık köyün çeşitli terk edilmiş binalarına giriyoruz ve FPS bakış açısına sahip olduğumuz için anlık “şu kapının ardından bir şey çıkar mı acaba?” gibi triplerine girmek mümkün. Eh, benim kadar korkak bir insansanız, yüzünüze rüzgarın etkisiyle yapışan çarşaftan bile korkacağınızdan eminim. Bunlar tabii ki anlık ufak maceralar.

1 2 3

Social Media Auto Publish Powered By : XYZScripts.com