Hayatta kalma, korku ve macera türünün sevilen örneklerinden biri olmaya aday olan Until Dawn, bakalım aradığımız korku hasretini giderebilmiş mi?
Korku oyunlarının en nefret ettiğim yanı beni beklenmedik sahnelerde aniden korkuyla zıplatmasıdır. Hazırlıksız yakaladığınız herhangi bir canlıya “ani” bir hareketle yaklaştığınızda korkmaması demek, onun ruhsuz olduğu anlamına gelir değil mi? Eh, ben de bu tarz olaylardan oldum olası nefret ettim. Kaliteli korku adı altında çıkan yapımların sayısı o kadar azaldı ki anlatamam. Birileri ya ruhların arkasına saklanır, ki ben bu tarz korkuları pek severim, ya tuhaf ayinleri konu edinir ya da zombiler, vampirler derken işin ucuna “her zaman” korkudan zıplatma olayını iliştirmeden edemezler. Kabul ediyorum, bazı durumlarda ani korkutma olayları son derece tatlıdır, adrenalini arttırır. Ancak fazlası, o yapımı öylesine yazılmış kodlardan daha ötesine götüremez.
Türkçe olarak PlayStation 4 platformlarına özel olarak geliştirilen Until Dawn, hayatta kalma ve korku öğelerini bir araya getiren başarılı yapımlardan biri. Ancak her başarının altında yatan, bazılarımızın görmek istemediği eksileri de var elbet.
Oyun, Start the Party ve Tumble’dan tanıdığımız Supermassive Games tarafından geliştirilmiş. Dağıtımcı ekip ise Sony Computer Entertainment. Oyun, içerdiği kan, ani korkutucu öğeler ve argo dili nedeniyle +18 yaş kitlesine hitap ediyor. Korku, hayatta kalma ve macera öğelerine sahip olan Until Dawn, “kelebek etkisi” dediğimiz özel olayların kurgusuyla şekilleniyor. Oyun, yaklaşık 10 saat sürüyor ancak siz de benim gibi “her köşeye bakan” tiplerdenseniz, bu süreyi uzatabilirsiniz. Ayrıca kontrol ettiğimiz her karakterin hikayesi, varacağımız sonucu farklı boyutlara taşıyabiliyor. Doğal olarak oynanış süresini, seçimlerinize bağlantılı olarak uzatabiliyorsunuz.
Hikaye
Sekiz arkadaş olan Sam (Hayden Panettiere), Mike (Brett Dalton), Josh (Rami Malek), Ashley (Galadriel Stineman), Chris (Noah Fleiss), Matt (Jordan Fisher), Emily (Nichole Bloom) ve Jessica (Meaghan Martin), ikiz kardeşler Hannah ve Beth’in kaybolmalarından bir yıl sonra tekrar bir araya gelirler. Ancak bir araya geldikleri kabinde, onları öldürmek için elinden geleni yapan bir katilden kaçmak zorundadırlar. Bu sırada psikiyatrist Dr. Hill, gizemli bir kişilikle görüşme yapmaktadır.
Hikayemizin genel kurgusu sadece bir katilden kaçmak üzerine odaklanmıyor. Aksine kontrol ettiğimiz her karakter, farklı kişiliğe sahip. Örnek olarak Ashley daha meraklı bir karakter iken Sam daha maceracı. Doğal olarak her karakterin, kendi kişiliğine göre hareket etmemiz gerekiyor. Aslında bu, zorunluluk değil. Hikayenin gidişatını ve diğer karakterlerin size vereceği tepkiyi de daha mantıklı hale getiriyor o kadar. Cesur olan bir karakteri, korkakmış gibi gösterdiğimizde diğer 7 arkadaşımız bizimle dalga geçebiliyor 🙂 Açıkçası karanlıkta tek başıma gitmektense, korkak olup yanıma arkadaşımı alırım mantığı, bana daha doğru bir fikirmiş gibi geldi. Boşversenize meraklı veya maceracı olmayı… Ortada bir katil var arkadaş!