Hiç masaüstü kart oyunlarını denediniz mi? Tabii ki poker, blackjack türü oyunlar da masaüstü kart oyunu sayılıyor ama konumuz 52’lik deste oyunları değil, rica ediyorum daha ikinci cümleden konuyu dağıtmayalım ya..
Eğer masaüstü kart oyunlarını biliyorsanız, eminim hayatınızın bir noktasında Magic The Gathering oyuncularına denk gelmişsinizdir. Kütüphanelerinde oyuna dair gıcır gıcır kitapları, özenle bir köşede sakladıkları deckleri (desteleri) ve konuyu açtığınızda size anlattıkları o uçsuz bucaksız lore (oyun evreni hakkında bilgi) ile bambaşka bir dünyanın parçası gibidirler.
Eskiden çeşitli kafelerde bir araya gelip deck çarpıştırırlardı, şimdilerde bu zevklerini bilgisayar ortamında sürdürüyorlar.
Hearthstone ise, Blizzard’ın işte tam da bu kitleye hitap etmek üzere, o kendine has biraz daha basit ama bir o kadar da renkli üslubuyla piyasaya sürmüş olduğu bir oyun. Benim gibi kart oyunlarına mesafeli bir insan dahi bu kadar Hearthstone’a sardıysa, eminim sizler de bu oyunu denedikten sonra tekrar tekrar oynamak isteyeceksiniz.
“E bilader, nedir bu oyun o zaman? Bir anlatsan da artık konuyu anlasak?” diyenler için özetlemek gerekirse; her oyuncunun elinde 30 adet karttan oluşan desteleri ile 1v1 oyunlar oynayarak birbirlerini hüsrana uğratması üzerine kurulu turn-based, free-to-play bir oyun diyebilirim. Hüsran biraz fazlaca hissiyatlı oldu diyebilirsiniz. Rakibinizin canını 1’e kadar indirdikten sonra yenildiğiniz zaman görürüm ben sizi! Yok eğer aynı durumda kazanan taraftaysanız keyfinize diyecek yok. Her iki durumu da yaşamış birisi olarak artık klinik derecede bipolar bir insana dönüştüm. Size de tavsiye ederim.