Ama önce önemli bir isteğim olacak sizlerden.
Şimdi bu yazıyı okumayı bırakın ve lütfen gidip sevgili Ceyda arkadaşımın yazdığı (ve tanıtım videosunu da çektiği) Sims 4 incelemesini buraya tıklayarak okuyun lütfen. Okuyup geldiniz mi, güzel. Şimdi de lütfen gidip oyunun yaklaşık 20 dakikalık örnek oyun içi videosunu buraya tıklayıp izleyin ve geri gelin. Videoyu da izlediniz mi? Harika. Şimdi şoka hazır olun, çünkü oralarda okuduğunuz ve izlediğiniz hiçbir şey Sims Freeplay’de yok! Ama yazıyı burada bırakıp Sims Freeplay’den vazgeçmeden önce sonuna kadar okuyun, çünkü önce biraz döveceğim, sonra biraz seveceğim. 😉
Şimdi “yok” derken, birşeyler var yine tabii ama bu Sims sizin aradığınız Sims değil. Oyunun mobil versiyonu feci şekilde sulandırılmış, basitleştirilmiş, her yaptığınızın zaman aldığı ve oyunda daha hızlı ilerleyebilmek için gerçek para harcayarak görevleri oyun içi puanlar ile bitirmeniz gereken, o çok bilindik iOS oyunlarından birine dönüştürülmüş. Aslında Sims 3 veya 4’ün birebir mobile uyarlanmasını beklemiyordum zaten. Elinizin altında bir PC’nin grafik ve işlem gücü olmadan pek mümkün olmadığı gibi, dokunmatik bir arayüzde de o kadar ayrıntı yakalamak mümkün değil. Bunun dışında casual mobil oyuncusunun saatler boyunca cihaz başında geçirmesi de, baştan mobil oyun mantığına ters. Ama bunların hepsini gözönüne alıp Sims’i sulandırarak iPad’e koyunca, sanki o oyun Sims olmamış da, başka bir şey olmuş hissi verdi bana.