Ubisoft’un popüler serisi Assassin’s Creed’in yeni oyunu Assassin’s Creed IV: Black Flag yakında çıkıyor!
Avrupa’da 22 Kasım 2013 de çıkması beklenen Black Flag, benim de dahil olduğum büyük bir hayran kitlesini çok heyecanlandırıyor! Ayrıca belirtmeliyim ki assassinlerin hayranı olduğum kadar ben aynı zaman da bir korsanseverim. Gemi kullanmaya, deniz savaşlarına da bayılırım. Küçükken oynadığım SeaDogs oynunun üzerimde büyük bir etkisi var bunda. Dolayısıyla hem assassin hem de korsan olabileceğim bir oyun olduğunu öğrenince resmen heyecan nöbeti geçirdim. Oyun hakkında anlatacak çok şey var, o yüzden karakterimizle başlayalım. (Spoiler alarmı! Spoiler alarmı! Eğer özellikle 3. oyunu oynamadıysanız ve spoiler yemek istemiyorsanız hemen uzaklaşın! -Ekrem)
İşte oynayacağımız karakter Bay Edward Kenway. Kendisi hem bir assassin hem de bir korsan gemisinin kaptanı. Edward Kenway Assassin’s Creed III’te karşılaştığımız Haytham Kenway’in babası, yani Connor’ın da dedesi. (Assassin’s Creed III’ü ya da direkt seriyi oynamadıysanız bu yazıyı okumayı bırakıp DERHAL bütün seriyi baştan oynamanızı ŞİDDETLE salık veriyorum.) Şu ana kadar kronolojik olarak hep ileriye doğru akan Assassin’s Creed serisi bu oyunda küçük bir geriye dönüş yaşıyor anlayacağınız. Oynayacağımız yıllar 1650-1750 yıllar arası, yani Korsanlığın Altın Çağı. (Sadece bunlardan bahsetmek bile ağzımı sulandırıyor.)
Black Flag’de üç ana şehir olacak. Birleşik Krallığın yönetimindeki Kingston, İspanya’nın yönetimindeki Havana ve korsan kontrolü altındaki Nassau (Bahamalardaki tabi.) Ubisoft oyunda ana şehirlerden ayrı keşfedilebilecek yaklaşık 50 tane “benzersiz” mekan olduğunu ve bunların %60 karada %40 denizde olduğunu söylüyor. Assassin’s Creed III’te oynadığımız uzuuun intro birçok oyuncu ve yorumcular tarafından olumsuz yönde eleştirilmişti çünkü oyuncuya özgürce çevreyi keşfedebilme imkanı çok ertelenmiş oluyordu. Ubisoft bu eleştirileri dikkate almış görünüyor ki yaptıkları açıklamada Black Flag’de oyuna daha erkenden başlayabileceğimizden bahsettiler.
Biraz da gameplay hakkında konuşalım. Black Flag önceki oyunlara göre açık-dünya hissini daha sağlam vermeye yönelik geliştirilmiş, görevlerin de Assassin’s Creed’dekilere daha çok benzediğinden bahsediliyor. Oyuncu ormanlarla, kalelerle, harabelerle ve küçük köylerle karşılaşırken buralarda ana hikayeyle hiçbir bağlantısı olmayan yan görevler tamamlayabiliyor. Ayrıca gemimizle öylesine gezerken yanımızdan geçen gemilere kafamıza göre saldırabiliyor, yabancı gemilerin güvertesine atlayıp mürettebat ile savaşarak onların gemisini ele geçirebiliyoruz. Ya da gemiden öylece suya artistik bir dalış yapıp en yakın kıyıya yüzebiliyoruz. Assassin’s Creed III’teki avlanma sistemi Black Flag’de de var ve üstüne bir de zıpkın eklenmiş. Yani artık suda da avlanabiliyoruz!
Gelelim şimdi en sevdiğim kısma. Kaptanı olduğumuz gemimiz Jackdaw. Gemilere hastayım. Çok seviyorum, bayılıyorum, deliriyorum. Zaten Assassin’s Creed III’teki gemimiz Aquila’yı da süper geliştirmiştim. İhtiyacım olmayan tonla geliştirmeler yaptırmıştım gemiye. Zaten avlanıp avlanıp gemiyi geliştiriyordum yok metal gövdeydi patlayan güllelerdi. Ama Assassin’s Creed III’te çok arka plandaydı. Oyunun küçük bir kısmı olarak sunulmuştu. Şimdi Black Flag’de oyunun ana ekseni olacağı o kadar mutluyum ki anlatamam. Ubisoft Jackdaw’u geliştirmenin türlü türlü yolları olduğunu ve yeni bir “sualtı parçası” eklediklerini söylerek akıllara merak ekiyor. Ayrıca gemiye ulaşım Assassin’s Creed III’teki gibi zor olmayacak, gemiyle sürekli bir ilişki içerisinde olacağımız için ulaşım da kolaylaşacak. Jackdaw’a yaptırılabilecek gelişmeler hakkında verilen bilgiler çok sınırlı, Assassin’s Creed III’teki her şey olacak diyorlar öncelikle, ve ek olarak bir harcanabilir bir mürettebattan bahsediyor Ubisoft. Anladığım kadarıyla bu sefer tayfamız AC III’teki gibi pasif bir rol değil de daha aktif ve girişken bir rol oynayacak. Geminin boyutları, isminin etimolojisi, kaç top taşıyabileceği, knot hızı gibi bir sürü detayları manyak gibi araştırdım ama sizi bunlarla sıkmak istemiyorum. Geçelim sonraki kısma.
Oyunda ayrıca bir “spyglass”imiz olacak. Türkçeye “küçük dürbün” diye çevirmişler ama ben uygun bulmuyorum o yüzden spyglass demeye devam edeceğim. Hani şu kaptanların kullandığı teleskoba benzeyen silindir şey (Kağıttan yapmamış olan var mı bunu çocukken? -Ekrem). Anladığım kadarıyla bu spyglassin bayağı bir işlevi olacak. Bir adaya bakıp avlanacak hayvan olup olmadığını anlamaktan tutun da bir gemiye bakıp içinde ne kargosu taşıdığına kadar, hatta adada define olup olmadığını veya senkronizasyon için yüksek noktaları dahil birçok önemli şeyi bulmanızı sağlıyor.
Assassin’s Creed: Brotherhood’daki assassin yetiştirme sistemi de geri dönüyor. Kenway yeni tayfaları bünyesine alıp onları kaptanlığa kadar yükseltip yakaladığı gemilere atayabiliyor. Ama önceki oyunlarda olduğu gibi uzak menzilli assassinationlarda ya da açık dövüşlerde size yardımcı olmayacaklar. Ubisoft bunun nedenini oyuncuları “tembelleştirdiği ve stresli, mücadele gerektiren bölümleri kolayca geçtiği” için eski sistemi kaldırdıklarını belirtti.
Bunlar hep Animus’ta geçecek kısımlar. Peki şimdiki zamanda neler oluyor? Assassin’s Creed III’ünü sonunu hatırlarsanız… Hatırlayın lütfen, Desmond hakkında konuşmak bile beni üzüyor. Gerçek zamanda Abstergo Industries’de çalışan bir analizciyi oynuyoruz. Peki Shaun, Rebecca ve Desmond’ın babası? Ben de bilmiyorum. Animus dışındaki oyun zamanında etrafınızdaki çeşitli teknolojik cihazları hackleyip bilgi edinebiliyorsunuz. Oyun sırasında 5 kere Animus’tan çıkmanız zorunlu olacak ve 3-4 dakikalık kısa zorunlu görevleri tamamladıktan sonra tekrar Animus’a girebileceksiniz. Fakat ben etrafı keşfetmeyi severim, hiçbir detayı kaçırmak istemiyorum çünkü bu oyun harika diyorsanız 3-5 saat harcayabiliyorsunuz dışarda total. Ubisoft harika bir easter egg saklamış. Bu Animus-dışı oyunları sırasında özel bir şeyi tamamlarsanız Desmond’la ilgili daha önce bilmediğimiz bilgiler öğreneceğiz. Gözlerim dolacak. Artık sonlandırıyorum ön incelemeyi.
Bir özet geçelim.
Oyunun türü: historical action-adventure open world ( yani Assassin’s Creed serisinin tüm oyunlarıyla aynı tür.)
Çıkacağı platformlar ve tarihleri: Playstation 3 ve Xbox 360 için 29 Ekim, Wii U kısmı şöyle: Kuzey Amerika 29 Ekim, Avustralya 31 Ekim, Avrupa 22 Kasım, Japonya 28 Kasım. Playstation 4 Kuzey Amerika 15 Kasım, Avrupa 22 Kasım, Xbox One dünya çapında 22 Kasım, PC için Kuzey Amerika 19 Kasım, Avrupa 22 Kasım. (amma çok platform/tarih varmış be.)
Yayımcı: Ubisoft tabi ki.
Artıları: Assassin olmak, bir korsan gemisinin kaptanı olmak, tayfan olması… Yani bence herhangi bir şey söylememe gerek bile yok aslında. O kadar muhteşem görünüyor ki.
Eksileri: YOK EKSİSİ FALAN. Oynanacak bu oyun.