Ekibin 1999’da çıkmış eski oyunları olan System Shock 2‘ye bir atıfta bulunarak isimlendirdikleri 1999 Modu, beni oyun için heyecanlandıran bambaşka bir neden. Bir çok eski oyuncu gibi, ben de artık oyunların bizi yalnızca ileriye götürmesinden rahatsızım. Eski oyunlarda saatlerimi harcayıp anca bir sonraki bölüme geçebildiğimi, bunu da saatler boyu o oynadığım bölümü daha iyi oynamayı başararak yaptığımı hatırlıyorum. Söyler misiniz hanginiz Super Mario Bros’un ilk bölümünü ezbere oynayamıyor artık? İlk bölümde o değerli hakları kaybetmeyerek, ileriki bölümleri geçişinizi garantiye alıyorsunuz yanılıyor muyum? Yeterince nostalji yaptıysak 2013’e geri dönelim; 1999 modunda her bölümü birkaç defa oynayarak ezberlememiz, bu bölümlerde doğru seçimleri yapmamız, karakteri doğru yönlerde geliştirmemiz gerekecek – tabii eğer oyunda ilerlemek istiyorsak. Yapacağımız seçimler oyunun bundan sonraki seyrini etkileyebilecek ve sık sık geri dönme ihtimalimize karşın bol bol save ediyor olacağız. Yalnız bu mod konusunda beni en çok endişelendiren şey (yapımcılar aksini iddia ediyor olsa da), bu modun Very Hard’ın farklı ada sahip versiyonu olma ihtimali. Oyunun zorluğu ve oyuncuyu zorlamak bambaşka kavramlar Yalnızca enerji ve mermi tasarrufu yapmak olmasın 1999 modunun amacı, bir sonraki bölgeyi geçmek benim 4 mermimi , 3 kere de yeteneklerimi kullanmamı gerektirecekse ben bunlarla gelmeye çalışayım oraya, başka bir sebeple değil. (Eskiden oyunlarda Sağlık Paketleri vardı bir de hatırlar mısınız Şimdi en gerçekçi oyunlarda bile büyülü bir şekilde bizi iyileştiren siperler var artık. O da çok garibime gidiyor benim. -Can)
Oyun hakkında aslında o kadar çok şey açıklandı ki, öninceleme yerine incelemeye doğru yer yer kaymaya başladığını hissettim ben yazının. Yayınlanan her video, her görüntü farklı bir hissi çağrıştırıyor insana. (Biz bu yazıyı yayına hazırlarken bir tane daha yayınlandı hatta. Onu da yukarıdan izleyebilirsiniz. -Can) Ancak bir o kadar da bilmediğimiz ya da tahmin edemediğimiz şeyler olduğunu umut ediyorum oyunda. Son günlerde yayınladıkları farklı videolar ile şimdiden oyun için insanlarda daha fazla heyecan ve daha fazla önbilgi depolaması yapma modunda yapımcılar. Ben yine de heyecanın bir kısmını oyun için beklettiğimden dolayı şu ana kadar açıklanan tüm bilgileri silip süpürmüş değilim, o yüzden fazla ayrıntıya girmeden, ancak yine de önemli bilgiler veren bir halde toparlamaya çalıştım bu yazıyı.
Şu anda oyundan aldığım en güzel hislerden birisi Rapture’un o klostrofobik havası yerine daha canlı renklere bürünmüş bir dünyada yaşayacak olduğumuz gerçeği. Bu renk konusu, özellikle kahverengi oyunlardan nefret eden birisi olarak benim için çok önemli bir husus. Kahverengi yerine başka bir renk tonunun oyunlara hakim olmasına da alışkınım, amaBioshock Infinite hakkında şu ana kadar gördüğüm renkler hep o anda anlatılmak istenen duygular için hazırlanmış renk paletlerine ait. Canlı renkler gözünüzü aldatmasın, karmaşanın tam göbeğinde olduğumuzu hissedeceğimiz anlar gayet güzel yansıtılmış görüntülere bakacak olursak.
Eğer videolarında vermeyi başardıkları hissi oyun sırasında da alabilirsek, yılın oyunu olmaya aday bir oyuna doğru kanatlarımızı açmış durumdayız. Güneş şu anda gerçekten parlak gözüküyor, umarım ona bu kadar yaklaşmışken kanatlarımızı yakmayız. Defalarca ertelendi – şu anda benim bu önincelemeyi değil, çoktan oyunu bitirmiş, incelemesini yazmış ve muhtemelen DLC haberi giriyor olmam gerekirdi. Ancak umarım değer, umarım beklediğimiz gibi olur. 26 Mart’ı merakla bekliyoruz.