Konu arabalar ve çete olunca, tabi ki de yarışlar ön planda oluyor. Forza Horizon’a benzeyen bu yarışların dışında, oyunu bir MMORPG’ye dönüştüren araba savaşları da var. Tabii bu araba savaşları aklınıza Carmageddon’ı getirmesin. Tek yapabileceğiniz şey arabanız ile rakip arabaya birkaç kere vurup onu durdurmaktan ibaret. Tabii bunun kolay olmaması için de düşman arabalar yol dışına, dağ, tepe, kumsal gibi yerlere gidip izini kaybettirmek için elinden geleni yapacak. İşte burada oyunun araçları özelleştirme sistemi devreye giriyor.
Ubisoft araçları özelleştirme konusunda çok kafa yorduklarını belirtiyor ve eğer oyunun videolarını izlediyseniz bunun doğru olduğunu da göreceksiniz. Arabaların her bir parçasını ayrı ayrı görüp özelleştirebileceğiniz bu oyunda böylece rakiplerinizi daha kolay alt edebileceksiniz. Aslında bu özellik de MMORPG oyunlarında gördüğümüz kıyafetlere benziyor. Her kıyafetin kendine özgü özellikleri vardır ve kimi daha dayanıklıdır, kimi size ek özellikler kazandırır. İşte The Crew’da da bu özelliğin araçlara yansıdığını görüyoruz.
Oyun, PC dışında yeni nesil konsollarda da boy gösterecek. Ubisoft, “yeni nesil” kavramını kendince “geniş bir oyun alanında sıfır yükleme ve ulaşılabilecek en iyi grafikler” olarak yorumladığı için The Crew’da da bunu bizlere yansıtıyor. Amerika’nın her eyaletinin bulunduğu bu oyunda New York’tan Los Angeles’a, Miami’den Las Vegas’a kadar nereye gidersek gidelim herhangi bir ara yükleme ekranıyla karşılaşmayacağız. Bununla birlikte oyun içerisinde uzaklarda göreceğimiz dağlar da sadece manzaradan ibaret değil, tırmanılabilecek bir oyun alanı olarak bizlere sunuluyor.