Mists of Pandaria’yı yavaşça geride bırakırken…
Zamana karşı olan sınavını en iyi şekilde veren oyunlardan birisi World of Warcraft. Hala oynayan bir çok kişinin mevcut olması, 2004 yılında başlamış olan bu MMORPG’nin hala ölmediğinin en net kanıtı. Evet, arasıra toplam oyuncu sayısında düşüş oluyor. Ya da oynamadığı halde oyunu hala açık tutan kişiler yüzünden bu sayı olması gerekenden biraz daha fazla. Kendisine büyük bir fan kitlesi elde etmiş olsa da, nefret edeni de bol. Ancak yine de bütün bunlar, 9 senelik bu oyunun, oyun dünyasına belli başlı bazı standartları getirdiğini ve yerini oldukça sağlam tuttuğunu değiştirmiyor.
Ancak bu madalyonun 2 yüzü var. Oyunun yaptığı herşey birebir düzgün, ilerleyişi, oyuncularına yaşattıkları olması gereken en doğru şey demek değil. Oyunun sevdiğimiz yanları olduğu kadar eleştirebileceğimiz noktaları da mevcut.
Mists of Pandaria da görüldüğü kadarıyla hikaye olarak sonlandı, önümüzdeki Blizzcon’da da muhtemelen duyurusu yapılacak yeni expansion için hazırlık manasında patch’leri beklemek kaldı artık bize. Biz de dedik ki, neden şöyle bir geriye dönüp bakmıyoruz geride bıraktığımız expansion’un bize neler yaşatıp neler kattığına…
Hemen ekleyelim ki artık WoW’u herhangi bir şekilde aldığınızda Catacylsm içeriğine kadar sahip oluyorsunuz. Yani WoW oynamaya başlamak istiyorsanız bütün expansion’ları ayrı ayrı almak zorunda değilsiniz, yalnızca WoW’u ve Mists of Pandaria’yı almanız yeterli.-Emre&Ece
Panda büyük beyaz hayvan
Beklenen duyurunun yapıldığı gün bir çok kişinin kafasında aynı soru yankılandı: “Ne pandası ya??” (Ben şampanya patlattıydım! 🙁 –Ekrem) Evet, lore açısından Pandaren ırkının yeri var, bu çok güzel bir şekilde yedirilmiş durumda, ancak yine de WoW’dan beklediğimiz bir hareket değildi bu. İşlerin daha da kızışmaya ihtiyacı varken, en son ejderhalarla içli dışlı olmuşken, kendimizi hazırlamamız gereken yeni görüntünün panda olması oldukça kafa karıştırıcı bir mevzuydu.
Esasında Çin mitolojisine dayandırılan güzel bir hikaye işlendi Pandaria boyunca, yine de gelişen olaylara kafamızı çevirip baktığımızda Pandaria bunlar için bir sahneydi yalnızca – önemli olan olayların gelişmesi açısından herhangi bir alan da aynı şekilde uydurulabilirdi. Nitekim, Pandaria oyuncular tarafından benimsenebilecek bir yerdi, yakılıp yıkılması sonrası gerçekten de bir doğa harikasının ne hale geldiğini göstermek, gerçekten oyuncularda Garrosh’a karşı bir nefretin doğmasına sebep oldu. Horde ile Alliance’ın münakaşası ile alevlenen içerik, ikisinin bir olup nefretlerini tek bir kişiye yöneltmeleriyle son buldu. Aynı ada üzerinde hem düşmanlığın hem de dostluğun farklı yönlerini işlemiş oldu oyun.
Bütün patch’ler boyunca ince bir şekilde işlenen Wrathion konusu ise bambaşka bir boyutu olayın. Ayrı bir başlık altında değinecek olsak da kendisine, kısaca söylemek gerekirse kendisinin varlığı bir sonraki expansion’a hazırlık neticesindeydi adeta. Bu da maalesef Pandaria’yı ara bir expansion olarak düşünmeye zorluyor insanı, önemli olayların öncesinde, orada burada kalmış açık tozlu defterlerin kapatılması, bir ön hazırlık yapılması gibi. Evet, önemli olaylar oldu, ancak önemli olayların sebebi Pandaria değil, yine bizim ana kara Kalimdor ve Eastern Kingdoms’un olaylarıydı. “Ama Sha?” diye gelmeyin şimdi, bambaşka sebeplerle bu konular elbet ki işlenebilirdi. Bir Lich King’i Northrend’e ya da Illidan’ı Outland’e bağlayan detay, mevcut değildi bu sefer oyunda.
Pandaria’yı WoW’un bütünlüğü içinde değerlendirdiğimizde çok fazla yerine oturan bir parça olmasa da, kendi başına değerlendirdiğimizde, WoW’un şu ana kadar yarattığı en eğlenceli dünyalardan bir tanesi. – Emre
(Ben de ek yapmak istiyorum: Ben bu ara expansion olayını oldukça sevdim açıkçası. Zira her seferinde büyüyen tehditlerle uğraşma teması biraz sıkmıştı, Warcraft’ın özüne döndüğümüzü hissetmek güzeldi! –Ekrem)