Ay’ın karanlık yüzü hiç bu kadar aydınlık olmamıştı! Efsane seri Anno’nun yeni oyununu sizin için inceledik!
Evet, hatırlıyorum! Bir zamanlar ressamdım. Medeniyete ve sanata hasret, halkımın önünde asılmıştım! Ve sonra… Ve sonra bir kâşiftim. Günler ve gecelerce, uçsuz bucaksız bitmeyen denizlerde yol aldım. Yeni Dünya’yı gören ilk denizciler arasındaydım. Hatırlıyorum! Devasa dalgalar bizi alana kadar, uzaydan bile görünebilen yüksek binalarda yaşamıştım. Ve sonra balıklar vardı, yosunlar, magmalar ve daha bir sürü şey… Şimdiyse yukarıdayım! Yüzyıllarca yaşadığım ve yaşayacağım o gezegen karşımda, anılarımla birlikte aklımda… Yıl 2205! Yaşanan her şey bir anı olarak tarihte yerini aldı. Ve Ay! Ay’ın karanlık yüzüyse hiç bu kadar aydınlık olmamıştı!
Birçok strateji oyunun aksine Anno 2205’te ne bir devleti, ne bir ülkeyi ne de bir milleti yönetiyoruz. Maceramıza Ay’ın karanlık yüzüne yerleşmeyi hedefleyen, uzaya yerleşip daha çok para kazanmayı düşünen bir şirket olarak başlıyoruz. Ancak Dünya Konfederasyonu bu değerli görevi bize teslim etmeden önce tecrübemizi görmek ve şehir yönetimimizi incelemek istiyor. Belirledikleri gelişme görevlerini takip etmek ve çalışmalarımızı kontrol etmek üzereyse konseyin temsilcisi güzel bir ablamızı yanımıza yolluyor. Verilen görevleri gerçekleştirerek büyük bir şirket yolunda adım adım ilerliyor, Ay hayalimize biraz daha yaklaşıyoruz. Evet, hikâyemiz ve amacımız tam olarak bu. Ancak görevleri gerçekleştirme durumunda önümüzde “minik” bir engel bulunuyor: Orbital Watch. Kendilerine Orbital Watch ismini takan bir isyan grubu, tam bağımsız Ay için mücadele ediyor ve haliyle oyunumuzdaki kötü karakter koltuğuna oturuyor. Faaliyetleri kargo gemisi patlatmak gibi çok da işlevsel olmayan saldırılar olsa da bu işi çözmek bize kalıyor.
Askeri görevlerimiz bir deniz savaşı olarak gerçekleşiyor. Mücadelemizde çeşitli savaş gemilerimiz ve yardımcı bir NPC bize eşlik ediyor. Görev haritasının çeşitli noktalarındaysa, biraz sonra değineceğim yan görevler, yetenek noktaları ve düşman gözlem kuleleri bulunuyor. Gözlem kulelerini ve düşman gemilerini yok ederek yakıt ve iridium isimli bir üretim kaynağı kazanabiliyoruz. Yakıtlar sayesinde ise gemilerimizin özel yeteneklerini kullanabiliyor ve savaşta daha kolay üstünlük kurabiliyoruz. Ancak bu özellikler geçici süreliğine savunma bariyeri, hızlı tamirat ve mayın saldırısı olmak üzere yalnızca 3 tane. Bu özelliklerin dışındaysa yetenek noktalarından toplayabileceğimiz tek kullanımlık, toplu füze saldırıları, EMP ve seçilen bölgede kalıcı ufak bir destek ekibi seçenekleri de bulunuyor. Görev sonlarındaysa kazandığımız tecrübe puanlarıyla gemilerimizi geliştirebiliyor, tasarımlarını değiştirebiliyoruz. Farkındayım, ufak bir şirketiz ancak bir terör grubuyla mücadele etmek gibi ilginç bir görevimiz de var. Sanıyorum “Savaşsız strateji mi olurmuş!” oyuncu kitlesini de memnun etmek adına atılmış ufak bir adım. Anno 2205’te çok detaylı bir askeri yön olmasa da monotonluğu kırmak adına gideri var diyebiliriz.
Yan görevlerden bahsedecek olursak, oyunun başında bir adet yönetim gemimiz bulunuyor. Şehri kuracağımız noktayı belirleyen bu beyin merkezimiz, yan görevleri gerçekleştirme konusunda da en büyük aracımız. Yan görevler, harita çeşitli noktalarında ve gelişmemizle orantılı olarak erişime açılıyor. Bu görevlerden kimi şirketler arası ticareti sağlamayı hedeflerken, kimiyse batık bir gemiyi kurtarmak olabiliyor. Ödüllerse, biraz sonra bahsedeceğim harita seçimine göre değişebiliyor. Ancak yan görevler kesinlikle zor değil ve ahım şahım bir ödülleri de yok. Genel olarak “Şehir gelişirken boş oturmayalım.” düşüncesiyle oluşturulmuş havası veriyor. Bu durum çok rahatsız edici olmasa da, yan görevler açısından beklentiyi yüksek tutmamakta fayda var.
