Ubisoft, Assassin’s Creed Origins ile seriyi baştan düzenliyor. Eski Assassin’s Creed’leri unutun, çünkü bu AC başka AC olmuş.
Bitmeyen seri Assassin’s Creed yeni oyunu Assassin’s Creed Origins ile tekrar aramızda. Ancak alışıla gelmiş AC serisinin dışına çıkmayı bu sefer gerçekten başarmışlar. Ubisoft bu kez dersine iyi çalışmış ve bir çok yenilik ile Origins’i önümüze koymuş durumda. Bu defa eski Mısır teması ile karşımıza çıkan yapım AC serisinden sıkılmış bir oyuncu olmama rağmen bir çok açıdan aklımı aldı, hiç beklemediğim şekilde beni ters köşeye yatırmayı ve eğlendirmeyi başardı. Dört yıl boyunca geliştirilen Assassin’s Creed: Origins bana oynarken tam olarak şunu söyletti “Witcher ile AC’nin çocuğu olsa, ancak böyle olurmuş.” 🙂 Neden böyle söylediğimi zaten incelemenin ilerleyen satırlarında siz de anlayacaksınız.
Biraz hikayeden ve yan görevlerden bahsedip, sonrasında seviye atlama ve yetenek ağacı, yenilenen dövüş, ekipmanlar gibi sistemlere dalalım. Her zaman olduğu gibi hikaye hakkında ana hatlardan bahsedeceğim spoiler olmayacak şekilde. Oyun Bayek‘in başından geçen bir kısım olayı bize anlatarak başlıyor, kendisi ve oğlunun başına gelen bir olay sonrasında kendisinin bu yoldaki ilerleyişine tanık oluyoruz. Medjay kavramını öğreniyor, sonrasında karısı Aya ve Kleopatra ile karşılaşıyoruz. Hidden Blade ve parmak kesme konusuna kadar gidiyoruz, haliyle oyunun neden Origins adını aldığını da ufak, ufak öğrenerek keyifli saatler geçiriyoruz.
Hikaye hakkında söyleyeceklerim bu kadar, daha çok detay spoiler demek, zaten “hidden blade ve parmak kesme konusu” diyerek yeterince konuştum ve merak uyandırdım diye düşünüyorum. Ana görevler devam ederken bir de açık dünya olan oyunda tabii ki bolca yan görev ile karşılaşıyoruz, yan görevlerin bile dünya hakkında oyuna birşeyler katıyor olması benim çok hoşuma gitti.