Band of XCOM? XCOM Aksiyon? XCOM “bir şey” ama hani dilimizin ucunda.
Aslında XCOM’un ilk videolarını gördüğümde bana pek ümit vermemişti. Bir yandan da stratejinin içine girip takımı yönetmek yerine aksiyonun göbeğinde olmanın vereceği keyfi düşünemeden edememiştim. Özellikle üstüme doğru koşarak gelen bir Muton’un beni nasıl paniklettireceğini, 1960’ların havasında ve o dönemin uzaylı konsepti içerisinde ne kadar eğleneceğimi de düşünmeden edememiştim. Herşeyden önce bu bir XCOM’du bebeğim! Kötü olmamalıydı! Ümit fakirin ekmeğidir deyip üstüne nasıl bal kaymak süreceğimin hayaliyle beklemeye başlamıştım.
Oyunun betası elime geçtiğinde hevesle dalmıştım ve tamamen XCOM isminin hayranı olduğumdan dolayı beğendiğimi düşünüyordum. Aslında strateji oyununun aynısı oyuna aktarılmıştı. Daha ne olabilirdi ki? Derken oyunun aslı elime geçti ve tam da betada bitirdiğim yerden itibaren hayal kırıklığım başladı.
Bilmeyenler için önce oyunu bir anlatayım isterseniz: Sen bir ajansın ve uzaylı vuruyorsun. Bitti mi? Yok aslında sana yardım eden iki arkadaşın daha var. Haydi oyunun hakkını yemeyelim o kadar da basit değil.
XCOM, aslında havalı bir açılışla başlıyor. Dedektif tipli bir adam önemli görünen bir çantayı taşıyor. Sonra adamın hükümet ajanı olduğunu öğreniyoruz, derken (sahneleri açık etmeyeyim heyecanı kaçmasın) işler haliyle karışıyor ve kendimizi bir uzaylı saldırısının altında buluyoruz. Oyunun takım yönetme mekaniklerini de bu ilk bölümde öğreniyoruz. Eğer Band of Brothers yada benzeri bir taktik-aksiyon oyunu oynamışsanız bu kısma çok çabuk alışabilirsiniz. Siz savaşırken bir yandan da takım arkadaşlarınızı yönetiyorsunuz. Boşluk tuşuna basarak oyunun akışını çok yavaşlatıp bu sırada takıma emirlerinizi verebiliyorsunuz. Oyunu çok yavaş bir akışa aldığınızda elemanlarınıza sonraki hareketlerinin komutlarını veriyorsunuz ve sonra siz de aksiyona dahil oluyorsunuz. Buradaki tek sorun yanınızda en fazla iki kişi olabilmesi ama oyunda dört farklı sınıf olması. Yani illaki bir şeyler eksik kalıyor. Mutlaka bir sınıfı (bende genellikle komandoyu) üstte bırakıp göreve gitmek zorundasınız. Bir yandan da daha oyunun başında size verilen takımı değiştirmeden formülü çözüp oyun sonuna kadar aynı kombinasyonla ilerleyebiliyorsunuz. Yani üsste bıraktığınız adam için çok üzülmenize de gerek kalmıyor.
Çatışmalarda takım elemanlarınız hemen ölmüyorlar. Önce bir süre yerde kıvranıyorlar ve gidip onları kaldırırsanız yada takım elemanınızdan birisine bu emri verdirirseniz tekrar aksiyona alabiliyorsunuz. Yanlız çok zor çatışmalarda bu iş bir döngüye girebiliyor. Yani siz birisini kaldırıyorsunuz. Sonra siz düşüyorsunuz sizi kaldırıyorlar derken öteki düşüyor vs. Bu işlemi de yapmasanız görev genelllikle kaybediliyor çünkü tek eleman bile çok önemli bir ateş gücü kaybı anlamına gelebiliyor. Zaten hangimiz bir asker kaybetsek oyunu baştan yüklemiyoruz ki? Yüklemek derken oyunda otomatik save sistemi olduğunu da söyleyeyim.
1 2