Konu “Zombi” olunca bir noktadan sonra hepimizin aklına benzer şeyler gelir. İllaki hayatınızda 3-5 defa zombili bir filme maruz kalmışsınızdır. Gülüp geçebileceğinizi zannedersiniz. ADA: Zombilerin Düğünü filmini izleyene kadar benim de konuya bakış açım böyle idi. “Zombi mi? Ya bırak kafasına vurunca yamulup kalıyor” demenin ötesine bu film sayesinde geçtim. Fragmanını da ekliyorum hemen cümlelerin arasına, birkaç dakikanızı çalıp size onu zorla izleteceğim.
Ben oyunu bu kafayla oynadım, hatta uzun süredir tüm zombi oyunlarına böyle yaklaşıyorum… Fragmanı da izledikten sonra oyunumuza dönebiliriz. Dead Rising 3 bildiğiniz gibi 2013 yılında Xbox One için özel olarak piyasaya sürülmüştü. Biz, çok sevgili PC kullanıcıları bu yıl buluştu bu nadide oyun ile. GTA serisinde olduğu gibi bir hor görülme, ikinci plana atılma, evin sevilmeyen çocuğu kıvamında forma giyen PC’cilerin çok da umrunda olduğunu sanmıyorum, alıştık artık. Alışmak istemeyen arkadaşlarımız evine konsol aldılar. Davamızı sattılar! Neyse, konumuza dönelim, zombiler diyorduk. Bir müddet rötar ile PC platformunda karşımıza çıkan Dead Rising 3 serinin üzerinde de yazıldığı gibi şimdilik son üyesi. Nick Ramos üzerinden dahil olduğumuz konu ilk oyunun 10 yıl kadar sonrasında geçiyor. Adı futbolcu ismini çağrıştırsa da mösyö Ramos bir oto tamircisi. Suratından da pek mutsuz biri olduğu anlaşılan, 13-14 kovalamaktan beli bükülmüş bu arkadaşımız olayların patlak vermesiyle birlikte Los Perdios’da mahsur kalan bir avuç (Aslında hiç de bir avuç falan değiller, lafın gelişi onu yazdım. Genele bakacak olursak oldukça fazla mahsur kalan insan var.) insandan biri. Mekanik bilgisi ve el-göz koordinasyonu ile kürekle adam akıllandırma potansiyeli yüksek olan mösyö Ramos’un yapabildiği şeyleri ilerleyen satırlarda size aktaracağım.
