Kalem kılıçtan keskin midir? Ekonomi tabanlı strateji oyunu Grand Ages Medieval’ı sizin için inceledik!
100 gram Total War, 101 gram Europe Universalis, 149 gram Port Royale, 249 gram Patrician, 201 gram Guild, 200 gram Civilization, bir tutam doğa felaketi, bir parmak da taht kavgası ve işte karşınızda kiloluk strateji Grand Ages Medieval hazır! Peki, patlayan volkanları ve “Devasa Strateji!” damgasıyla ortaya çıkan bu karışım ne kadar başarılı? Tecrübeli bir aşçının yarattığı bir şaheser mi yoksa bir öğrenci evi yemeği mi? Buyurun beraber bakalım!
Strateji oyunlarını yakından takip edenler bilecektir, Kalypso oyunları sade olduğu kadar detaylı bir yapıya sahiptir. Oyunu öğrenmek için birkaç dakikanızı ayırmanız yeterliyken, bitirmek içinse saatlerinizi harcamanız gerekir. Bu kural yeni oyunumuz Grand Ages Medieval için de geçerli ve aynı çizgide yolumuza devam ediyoruz. Önümüzdeyse biri klasik hikâye moduna ilerleyen Campaign ve diğeri serbest oynanışa giden Open Game olmak üzere ufak bir yol ayrımı var. Temeli iyi kurmak amacıyla Campaign sapağından dönüyor ve genç bir yönetici olarak Sofya’ya adımımızı atıyoruz. Hizmetimizdeyse yönetilecek ufak bir şehir, ticaretimizi yapacağımız bir karavan ve haritayı öğreneceğimiz bir gezici ekip bulunuyor. Campaign bölümü güzel bir hikâye eşliğinde oyunun detaylarını bize öğretmeyi hedefliyor ve hikayenin sonundaysa klasik açık dünya oynanışına geçerek kendimizi test etme imkanı veriyor. Birçok oyundan aşina olduğumuz klasik Tutorial bölümü havasında anlayacağınız. Ekranın küçük bir bölümünde bir akıl hocası çıkar, bize yapmamız gerekeni söyler ve adım adım oyunu öğrenerek bu kısmı bitirmiş oluruz. Ancak Grand Ages Medieval için işler tam da bu çizgide ilerlemiyor. Zira yapay zekâ oldukça dengesiz. Kimi zaman tavsiyeler sayesinde rahat bir oyun geçiriyor, kimi zamansa iflas bayrağını çekip rakiplerinize yem oluyorsunuz. Bu yüzden tavsiyeleri tamamen dinlemek yerine kendi başınıza detayları kurcalamakta fayda var.
Öğretici Campaign’imizi bir kenara bırakıp, oyunun asıl modu olan açık dünya oynanışa geçecek olursak, olaya üretim seçenekleriyle başlayalım. Oyun boyunca elde edilebilecek 20 farklı ürün bulunuyor ve her şehir 5 çeşit ürünle oyuna başlıyor. Bu ürünler arasında tuğla, odun, metal gibi yapım eşyaları, buğday, balık, meyve, bal gibi gıda ihtiyaçları ve yün, giysi gibi temel ihtiyaçlar bulunuyor. Elimizde bulunmayan ürünleriyse ticaret sayesinde elde edebiliyor, elimizde olanlarıysa diğer şehirlere satarak para kazanabiliyoruz. Aslında tam da bu noktada Grand Ages Medieval başlamış oluyor, zira bu oyun tam anlamıyla ekonomi odaklı. Geçimimizi sağlamak ve halkımızı memnun edebilmek için ticaret anlaşmaları ve iyi bir diplomasi şart. Ticaret anlaşmalarını imzaladıktan sonra yola çıkan kervanlarımızı dilersek manuel olarak yönetebiliyor veya otomatik bir rota belirleyerek kendi haline bırakabiliyoruz. Ancak özellikle oyunun ilk dakikalarında bu dengeyi iyi ayarlayabilmek oldukça önemli. Bunun en büyük sebebiyse kervanımızın başındaki arkadaşın ortalama bir yapay zekâya sahip olması ve ticaret kararlarını pek de iyi verememesi. Bu arkadaşımızın yönettiği kervanlar 1-5 arabadan oluşuyor ve her araba 100 birim ürün taşıyabiliyor. Aldığımız ürün miktarı piyasaları etkiliyor ve gerçek zamanlı olarak alış/satış fiyatlarının değişmesine sebep oluyor. Buna ek olaraksa boş giden araçlar hem ekstra maliyete hem de daha uzun süren yolculuklara sebep oluyor. Uzun yolculuklarsa daha çok haydut saldırıları ve para/mal/zaman kaybı riskine yol açıyor. İşte tam da bu noktada bu kervan liderimiz hatalı kararlar vermeye başlıyor. Kimi zaman yük dolmadan yola çıkıyor, kimi zaman yük dolacak diye uzun bir dönemini yaban ellerde geçiriyor, kimi zamansa ticareti yanlış anlayarak minimum kar mantığıyla satışlarını yapıyor. Başlangıçta yalnızca tek bir kervana sahip olduğumuzu düşünürsek, gözünüzü bu arkadaşın üzerinde tutmanız şiddetle önerilir!
