Paradox Interactive’in efsane serisi Hearts of Iron, yeni oyunuyla bir kez daha aramızda! Detaylar incelememizde!
Bir önceki sayfada tarihi dezavantaj ve avantajlardan bahsetmiştim. Bunun ilk etkisi teknoloji başlığında hissediliyor. Büyük ülkeler tek bir seferde 4 farklı teknolojik gelişme üzerinde çalışabilirken, diğer ülkelerde bu sayı ortalama 2 oluyor. Yine aynı şekilde geliştirme süreleri de ülkenin gelişmişlik seviyesine göre değişiyor. Peki, bu teknolojik gelişmeler arasında neler bulunuyor? Teknoloji adımları kabaca Kara Birlikleri, Deniz Birlikleri, Hava Birlikleri ve Üretim olarak 4 başlığa ayrılmış diyebiliriz. Kara, deniz ve hava başlıklarında için birliklerimizin gelişimlerine ve savaş taktiklerini belirleyecek olan doktrinlere karar verebiliyoruz.
Üretim kısmında ise Endüstri ve Mühendislik alanında gerçekleştirebileceğimiz yenilikler mevcut. Endüstri bölümünde fabrika kapasitelerini artırmak, verimi yükselterek çıktı miktarını artırmak, saldırı durumunda tamir süresini kısaltmak gibi temel üretim yenilikleri bulunuyor. Mühendislik bölümü ise Elektronik ve Atomik olmak üzere iki parçaya ayrılıyor. Elektronik sayesinde yeni radar sistemleri geliştirebiliyor, Atomik ileyse nükleer savaş yönünde ilk adımı atabiliyoruz.
Teknoloji ve National Focus konusundaki bu bolluk sayesinde, tek bir devletle onlarca farklı senaryo imkanına ulaşıyoruz. Her ne kadar ülke politikaları tarihi olaylar güdümünde belirlenmiş olsa da aldığımız kararlar tamamen bize has sonuçlar doğuruyor. Yeri geliyor Japonya ile Amerika’da terör estiriyor, yeri geliyor Bolivya ile nükleer güç olma yolunda ilerliyoruz. Oyunun en eğlenceli kısmı da zaten buradan kaynaklanıyor. Her şey bizim hayal gücümüze ve yönetme yeteneğimize bağlı.
Hearts of Iron IV ile birlikte ham maddelerimiz de ufak bir değişikliğe uğruyor. Serinin yeni oyununda çelik, kauçuk, krom, tungsten, alüminyum ve petrol olmak üzere 6 üretim kaynağımız bulunuyor. Bu kaynakları kullanabileceğimizse, sivil fabrika, askeri fabrika ve tersane olmak üzere 3 farklı üretim birimi bulunuyor. Sivil fabrikalar ile sivil ihtiyaçlar ve inşa işlerini hallederken, tersaneler ile gemi üretimimizi gerçekleştiriyoruz. Askeri fabrikalarsa askeri ekipmanlar, destek araçları, tanklar, uçaklar derken oldukça geniş bir alana sahip. Benzer bir şekilde acil durumlarda sivil fabrikaları, ufak bir verim kaybıyla, askeri fabrikalara dönüştürmek de mümkün.
Yalnız üretim konusunda dikkatli olmakta fayda var. Her yeni askeri teknolojik gelişmenin ardından bizi bir uyum süreci bekliyor. Bir fabrikada üretilen ürünü, bir üst seviyeyle değiştirmemiz durumunda verim bir süreliğine düşüyor. Aynı zamanda eski askerlerin ekipmanlarını değiştirmek isterseniz de çoğu oyunun aksine, “Hop parayı verdim, değişsin.” şeklinde bir seçenek bulunmuyor. Bu sebeple askeri teçhizatları ihtiyaçlarınız doğrultusunda değiştirmeniz şiddetle önerilir. Sonuçta her askerin elinde son model bir tüfek olacak değil.
Üretimde kullandığımız 6 ana kaynağa ek olarak, insan gücü, politik güç ve milli birlik olmak üzere 3 dolaylı kaynağımız daha bulunuyor. İnsan gücü, tahmin edeceğiniz üzere, asker yetiştirme konusunda, milli birlikse ideolojiler ve ülke politikaları arası geçişte ve düşman propagandaları karşısında bir hayli önemli. Politik güç ise hem uluslararası siyasete olan etkimizde hem de yönetim konusunda destek almamız konusunda işe yarıyor. Peki, nedir bu yönetim desteği?
Hükümet, Araştırma-Üretim ve Askeri olmak üzere 3 ana departmanımız bulunuyor. Bu departmanlar da yine kendi içlerinde kara, hava, deniz ve üretim gibi çeşitli konulara ayrılıyor. Bahsettiğim politik gücümüzü kullanarak, bu alanlarda çeşitli uzmanlar yetiştirebiliyoruz. Yetiştirdiğimiz uzmanların geneliyse tarih ve bilim derslerinden aşina olduğumuz ünlü isimler. Yetiştirilen bu uzmanlar sayesinde üretim ve araştırmalarımızı hızlandırabiliyor, savaşlarda/siyasette etkimizi artırabiliyoruz.