Sabır, en büyük erdemdir.
Bayonetta ve Metal Gear Rising: Revengeance gibi oyunları düşündüğümüzde, Platinum Games’in daha başarılı bir iş çıkartacağını düşünürüz öyle değil mi? Değilmiş işte. İyi olması beklenen oynanış, The Legend of Korra’da tam bir fiyasko. Aslında Nickelodeon’ın da bunda payı var. Bükme güçlerimizi kaybettiğimiz için fiziksel özelliklerimizin daha fazla ön plana çıkması gerekiyor. Ancak ortada korkunç bir sorun var. Yapay zeka fazla saçmalayabiliyor ve kamera açıları sağolsun, ne tarafa yumruk atacağımızı bir türlü kestiremiyoruz.
5 Bölüm boyunca güçlerimizi elde etmeye çalıştığımız The Legend of Korra, birbirinden ilginç görevleri yerine getirmemiz için bizi zorluyor. Kimi zaman sadık dostumuz Naga ile Cumhuriyet Şehri’nin dar sokaklarında koşturuyoruz. Kimi zaman ise Jinora’nın ruhsal rehberliğinden yararlanarak gücümüze güç katıyoruz. Naga’yı kontrol ederken kendinizi Temple Run oynuyormuş gibi hissedebilirsiniz.
Bütün bunların yanında gerçekten zor bir oyun. Bunun nedeni ise birbirinden zor düşmanların var olması değil, o düşmanların kamera yüzünden bir türlü seçilememesi. Serseriydi, bükücüydü derken bir bakmışız kafamıza tekmeyi yemişiz. İşin daha kötü kısmı, kayıt (save) noktaları çok dengesiz. Benden size tavsiye, iyice güçlenmeden Cumhuriyet Şehri’nin dar sokaklarına girmeyin. Kimi zaman sokak serserileri o kadar fazla oluyorlar ki isterseniz Dünya’yı bükün her türlü ölüyorsunuz. Bu nedenden iyi bir strateji oluşturmak çok önemli.