Metal Gear Solid V: The Phantom Pain’i sizin için inceledik!
Nasıl giriş yapacağım bilemiyorum derken de uzun bir giriş yazmayı başarmışım. Artık MGS V’e ufak ufak geçelim. Size tüm hikayeden bahsetmek isterdim ama oralara gidersek bu inceleme uzun bir dosya konusuna dönüşür.
Öyle iki satırda anlatabileceğim bir hikaye yok bu oyunda ancak ufak bir giriş yapayım. Big Boss‘un kurduğu teşkilat oldukça kuvvetli hale gelmişti. Yapılan saldırıda neredeyse herkes öldürüldü ve kendimizi The Phantom Pain’de bulduk. Ayrıca Revolver Ocelot ve Miller bu oyunda bizimle birlikteler. Motherbase konusunda girmeden önce başka şeyler anlatacağım.
MGS V, her MGS oyunnunda olduğu gibi hikaye ve gizlilik ağırlıklı. Bu nedenle “abi konuşmaları geç” kafasında oynuyorsanız seri pek size göre değil (MGS V’de önceki oyunlara göre çok daha kısa konuşmalar ve daha az ara sahneler mevcut), şimdiden bu konuda uzlaşalım 🙂
Oyuna başladığınızda önce o meşur neredeyse bir buçuk saatlik Prologue bölümü var, hani şu Big Boss’un hastanede gözlerini açtığı ve olayların geliştiği. Ancak merak etmeyin olanlar için detaya girmeyeceğim tüm tadı kaçar. Spoiler yapmayacağım. Hastane olaylarından sonra kendimizi Ocelot ile birlikte Kabil – Afganistan topraklarında buluyoruz. Kazuhira Miller isimli karakteri hatırlayanlarınız olacaktır, tanıtım videolarında bolca görmüştük kendisini. Evet, burada olma nedenimiz kendisi.