Shadow of Mordor’a ilk baktığımızda elimizde bir hack&slash türü varmış gibi gelebilir. Ancak olay göründüğünden daha farklı. Shadow of Mordor’un ilk öne çıkan özelliği Sauron’s Army yani Sauron’un Ordusu. Menüden ulaşabileceğimiz bu ordu, biz her bir Ork liderini öldürdüğümüzde değişiyor. Bu da demek oluyor ki Ork’ların tek savaştığı kişi biz değiliz. Kendi aralarında da kapışan Ork’lar, belirli rütbelere yerleşmek için kıyasıya mücadele ediyorlar. Ayrıca haritada ilerlerken herhangi bir Ork liderine denk gelmemiz mümkün ya da hikayenin bizi götürdüğü herhangi bir kaptanla dövüşebiliyoruz. Kaptan veya Warchief’lerle savaşa girerken çok dikkatli olmamız gerekiyor. Olur da kendisine yenilirsek güçleri artıyor ve bir dahaki karşılaşmada işimiz zorlaşıyor. Tabii ikinci karşılaşmada “senin ağzını daha önce kırdım, yine kırmak benim için büyük bir zevk olacak!” gibisinden laf sokmayı da unutmuyor. Bu yüzden yapılması gereken şey, Ork liderlerine saldırmadan önce Worms adı verilen ve kafaları üzerinde yeşil kutucuklar bulunan diğer Ork’ları bulup, onlardan bilgi almak. Ayrıca Ork kamplarında da gizli parşomenler bulunabiliyor. Genelde Wraith gücümüzü kullanarak diğer Orklardan bilgi alabiliyoruz. Ancak bunu yaparken yakalanmamak gerekiyor.
Sadece büyük Ork liderleri değil, Uruk Kaptanları da canımızı sıkabilecek cinsten düşmanlar. Ayrıca her Kaptan veya Warchief, Talion ile olan savaşı kazandıklarında diğer kaptan veya Warchief’leri de güçlendirebiliyorlar. Yani birbirlerine bağlı olan kaptanlar da mevcut. Birinin gücü artında, diğeri de otomatik olarak “Ooo bizim kaptan ne de güçlü!” dermişçesine gazını alıp, daha da vahşileşiyor. Böylece Monolith, Nemesis ile daha önce görülmemiş bir oynanış sistemini gözler önüne sermiş oluyor. Kademeleri düşmanlarımızı görebiliyor ve bodoslama dalmak yerine, taktiksel savaşlar yaşayabiliyoruz.