Biraz önce belirttiğim gibi bu oyunda kesinlikle savaşmak yok! Birbirinden çirkin yaratıklara karşı kendimizi korumak içinse yapmamız gereken sadece kaçmak veya saklanmak, hepsi bu! Yani “Aha daş buldum! Dur şunu yaratığın kafasına atıyım da ölsün!” durumu kesinlikle söz konusu değil. E hal böyle olunca da kahramanımız oldukça savunmasız bir duruma düşüyor. Tamam, karakteri çaresiz bırakmak korku dozajını biraz daha artırıyor ama bu adamın eli de mi tutmuyor yahu! Hiç mi savunma içgüdüsü yok? Biri size saldırdığında eğer kaçmazsanız karakterimiz cenin pozisyonu alıyor ve “Şuradan da vur abi!” deyip ölümü bekliyor anlayacağınız. Bu kısmı biraz yavan olmuş sanki. Ancak yapımcılar diğer detaylar konusundaysa oldukça özen göstermişler. Eğildiğinizde karakterin elini yere koyarak hareket etmesi, saklanabileceğiniz yatak, dolap gibi yerleri yaratıkların kontrol etmesi, köşelere yaslanıp kafanızı uzatmanız ve gelen geçeni kontrol etmeniz, nefesinizin olaylara göre hızlanması/yavaşlaması, artması/azalması gibi küçük ama etkili detaylar sayesinde atmosfer sizi bütün kuvvetiyle içine çekiyor. Öyle ki bazı anlarda koltuğunuza sinebiliyor, nefesinizi tutup karakterle bütünleşiyorsunuz.
Detaylar konusundaki bu başarı ne yazık ki çevre etkileşimi konusunda gösterilmemiş. Kamera pilleri ve hasta raporları dışında herhangi bir şey alamıyor, görevler dışındaki nesneleri kurcalayamıyorsunuz. Görevlerdeki etkileşim ise “Şuradan şunu al. Şuradaki vanayı çevir.” seviyesinde. Bu yüzden Outlast, tüm hikâye boyunca sizi tek bir çizgi üzerinde götürüyor ve önünüze hiçbir alternatif yol sunmuyor, takıldığınız yer olmuyor veya bulmacalara kafa yormuyorsunuz (Zaten oyunda bulmaca yok!). Yapmanız gereken sadece oyunun sizden istediklerini yerine getirerek o rezil binadan kaçıp kurtulmak! Her ne kadar oyunumuz çok düz bir oynanışa ve az çevre etkileşimine sahip olsa da bu özelliği korku bataklığına biraz daha batmanıza sebep oluyor. Bir nevi hem eksi hem artı yön diyebiliriz bu duruma. Nasıl yani? Şöyle ki bulmacalar, alternatif çözümler, elbet bir işe yarar deyip gereksiz yere toplayacağımız ıvır zıvırlara sahip olmaması Outlast’i tekdüzeleştiriyor ancak diğer taraftan bu ekstraların olmamasıyla gerilim hiç bölünmüyor ve oyundan kopmuyorsunuz. Outlast’ten kopmamak demek, daha çok karanlık demek, daha çok nefes tutmak demek, daha çok korku demek! E yapımcıların vadettiği şey de buydu sanki!