Lara Croft’un Rise of The Tomb Raider ile yükselişine takıl oluyoruz. İlk olarak XB1’a çıkış yapan Rise of The Tomb Raider’ı PC platformunda inceledik!
Oyun tam bir görsel şöylen. Bunu yazmak zorundayım. Hayır, Tomb Raider’a olan pozitif bakışım değil bunu yazdıran, aşağıdaki ekran görüntülerinden göreceğiniz üzere oyun gerçekten görsel şölen sunuyor. Biraz önce yukarıdaki satırlarda yazdığım “Lara’nın manzara karşısındaki yüzünün aldığı ifade” boşuna değil. Biz de aynı şekilde azımız açık, heyecanla bakıyoruz karşılaştığımız manzaralara. Beyaz dağlar, antik heykeller, antik yapılar, mezarlar, türbeler, ağaçlar, hayvanlar, otlar, rüzgarda savrulan kar, yağmur altındaki orman, her bir detay üzerinde ince ince uğraşılmış belli ki.
İlk oyunda (2013) olduğu gibi yine bizi açık bir dünya bekliyor. Tamam bir Witcher 3 açık dünyası yok ancak ilk oyunda karşılaştığımız açıklık bu sefer daha geniş. Aynı zamanda da daha dolu bir dünya var karşımızda. Koştur koştur oyunu bitirmek yerine bölgeleri araştırarak ilerlemek isterseniz siz de farkedeceksiniz. Oyun hikaye olarak çizgisel bir yapıda ilerliyor ancak bu bahsettiğim serbestlik sayesinde de çizgisel ilerleyiş hissiyatını kırmayı da başarıyor. Oyunda keşfedilecek çok şey, çok yer var. Eskisinden çok daha fazla Tomb (Mezar) çok daha fazla Crypt (Türbe) var, her yerde keskin gözler için gizlenmiş mağara girişleri, mezarlık girişleri aklınıza ne gelirse yerleştirilmiş.
Aksiyon konusunda ise ilk oyuna göre (yine 2013’te çıkan oyundan bahsediyorum) biraz daha üst seviyeye yükselmiş diyebilirim. İlk oyunu oynadıktan sonra hep söylemiştim Uncharted serisinden çok şey öğrenmiş ve ustaca aktarmışlar diye. Rise of the Tomb Raider’da aksiyon seviyesi bana, Uncharted’ı aratmadı. Aksilikler konusunda ise Lara’nın yine başına gelmeyen kalmıyor. Ancak Lara çıtayı bir üst noktaya taşımış, soluksuz şekilde adam öldürüyor, hatırlarsanız ilk oyunda bir geyik avlarken bile mıymıntı olan hatun sonraları patır patır adam öldürüyordu. İşte o Lara’nın üzerine bir kaç kat daha sertlik eklenmiş.
Oyunda dikkatimi çeken bir diğer nokta ise gizlilik konusu oldu. Barzo gibi dangur-dungur dalmak isterseniz o da mümkün tabii. Ancak, “yok abi gizliden halledelim” dersek de oyun bize bu olanağı da gayet güzel sunuyor, çalıların arasına gizlenmekten tutun, sis bombası yapıp kullanmaya kadar bir çok seçenek mevcut. Zamanında Commandos oynamış olan oyuncuların dikaktini ilk dakikada çekecek bir nokta ise artık düşmanlarımızın görüş mesafelerini belirten bir alan çıkıyor olması. Açıkçası kimi oyuncu için güzel kimi oyuncu için ise kötü bir detay olacaktır. Ben sevdim çünkü daha kontrollü oynayabilme olanağı sağladı.