Gelecekte oyun oynarken kullanacağımız oyun kumandaları için sanal gerçeklik gözlüklerinden, hareket algılayıcı kameralardan, jiroskoptan falan konuşuyoruz ama bugüne geldiğimizde dönüp dolaşıp bir oyun için onbinlerce kez fare tuşlarına tıklamaya devam ediyoruz. Deep Silver da Romayı baştan keşfetmeyip bilindik formüle sığınmış canım Sacred serisini bol bol fare tıklama oyununa çevirmiş. Peki bu kıvırtma ne kadar iş görmüş ?
Eğer eski oyunları oynadıysanız şunu iyi bilin ki bu yeni bir Sacred oyunu değil. Sadece ismi Sacred 3 olan bir kesme biçmece oyunu. Peki bu kötü bir oyun mu? İşte onu ilerideki satırlarda anlatacağız.
Öncelikle her kesme biçmece oyununda olduğu gibi bunda da karizması sıfır olan (Blizzard gözünü seveyim senin), sırf orada olsunda oyun boyunca ona ulaşalım diye çabaladığımız bir baş kötümüz var. Adı da Lord Zane. Onun kötü ordusuna karşı duranlar ise tabii ki Arcania’nın koruyucuları Seraphim’ler. Bu melekler Arcania’nın farklı yerlerinden şampiyonları topluyorlar ve onları Zane’in ordusuna karşı sürüyorlar. Yani oyunda tipi ve hatta cinsiyeti önceden belirlenmiş kahramanları seçip onlarla maceraya girişiyorsunuz. Burada hiç bir ayar yapmanız mümkün değil. Savaşçıyı oynayacaksanız siyahi bir iri kıyım bir adam olan Marak’ı, mızraklı bir savaşçıyı oynayacaksanız bir kadın olan Alithea’yı seçmek zorundasınız. Bunların yanısıra Claire adlı bir Seraphim ve Vajra isimli bir okçu da var.
Karakterinizi seçtikten sonra tüm oyun boyunca nefret edeceğiniz ara sahne seslendirmeleriyle başbaşa kalıyorsunuz. Tamamen Amerikan aksanıyla, saçma sapan Amerikan esprileriyle süslü bu oyunda sakın epik bir Yüzüklerin Efendisi havası ve İngiliz aksanı aramayın. Zane’in alt komutanlarından birinin peşinden koşarken bile adam sizinle “korkak tavuk” diye dalga geçiyor. O kadar diyeyim gerisindeki anlamsızlığı siz anlayın. Fantastik bir oyuna günümüzün esprilerini ve aksanını katarsanız Kanuniye “naber abi yeaaa” dedirtmiş olursunuz öyle diyeyim!
1 2