Maceramızın büyük kısmı bir makine yardımıyla bağlandığımız, orijinalinden neredeyse hiçbir farkı olmayan Steelport’un simülasyonunda geçiyor ve iş böyle olunca da gerçeklik direk rafa kalkıyor. Bunun yanındaysa birçok insanı kaçıran koleksiyoncu uzaylı dostlarımızın, ganimetlerini sıvı dolu kovanlarda saklanmasıyla ise bir ışık çaktı kafamda : Matrix! Evet, oyunumuzda Matrix’ten Harry Potter’a, Prototype’tan Iron Man’e kadar birçok filme/oyuna göndermeler mevcut. Kimi zaman şehirde gezerken kimi zamansa görevlerin ortasında rastlayacağınız bu göndermeler oyunu daha kat be kat eğlenceli hale getiriyor, bir yandan gülerken bir yandan da Aaa abi bak aynısını yapmışlar yav! nidaları atmamıza sebep oluyor.
Saints Row 4, her ne kadar uzaylı istilasını anlatan klişe bir hikayeye sahip olsa da, sürükleyici bir ana görev akışına sahip. Öyle ki bir an hikayeyi bırakıp, şehir turu atmaya veya yan görevlerle uğraşmaya başladığınızda pişmanlık duyabiliyor, yarım bıraktığınız işin devamını merak edebiliyorsunuz. Ancak şehir turuna başladığınız süre 15 dakikayı geçtikten sonraysa ana görevlere dönmek aklınızın ucundan bile geçmiyor zira şehirde yapılacak yığınla etkinlik mevcut. Zin (Uzaylı dostlarımızın adı. Hafif bir Doğu esintisi mi var ne?) komutasındaki kontrol noktalarını yok edip bölgeyi ele geçirmek, Profesör Genki’nin ilginç şovlarına katılmak ve şehirdeki mağazaları hackleyip kullanıma açmak bu etkinliklerden sadece birkaçı. Bu arada hazır yeri gelmişken hack olayından da bahsedeyim. Oyunumuzu ufak bulmacalarla renklendirmek isteyen yapımcılarımız, alışveriş mekanlarına küçük bir engelleme getirmişler. Bu engele göre, eğer bir dükkanı kullanıma açmak istiyorsak belirli süre içinde, tabiri caizse soldan sağa boru döşeyerek, dükkanın güvenliğini hacklemek zorundayız. Merak etmeyin bulmacalarımız o kadar da zor değiller, maksat oyunda çeşit olsun.
Saints Row 4’ü önceki oyundan ayıran en büyük farklardan biriyse elbette yeni eklenen süper güçler. Kimisi daha hızlı koşmamızı, kimisi düşmanlarımızı dondurmanıza olanak veren bu güçler ile daha da etkili bir silah haline geliyor, şehirde çeşitli yerlere saklanmış (1255 tane öge ne kadar saklanabilirse artık.) Cluster ismindeki mavi nur toplarını toplayarak güçlerimizi upgrade edebiliyor ve ekstra özellikler kazanabiliyoruz. Topladığımız Cluster’lar sayesinde daha da güçlenen bu özelliklerimiz oyunu her ne kadar daha eğlenceli bir hale getirseler de ne yazık ki oldukça kolaylaştırıyorlar da. Öyle ki bir süre sonra hiç silah kullanmaya uğraşmıyor, akın akın gelen düşman dalgalarından kaçmaya tenezzül bile etmiyoruz. Elbette bazı bölümlerde elimizdeki güçleri kullanmamıza izin verilmiyor ancak bunun oyunu pek etkilediği söylenemez zira düşmanlarımız her ne kadar kalabalık olsalar da zekâları primat seviyesinde.
