Bir Viking hikayesini konu alan, bol ödüllü The Banner Saga’nın devam oyununu sizin için inceledik. Peki ilki kadar başarılı olabildi mi? Cevap incelemizde!
[vc_row][vc_column][vc_column_text]Bol ödüllü bir yol hikayesi olarak bilinen The Banner Saga ikinci oyunuyla yeniden aramızda. The Banner Saga 2, ilk oyunda büyük bir heyecanla ilerleyen maceranın hemen ardında yaşanan olayları konu alıyor.“Ben önceki oyunu da oynadım. Ne olacak şimdi verdiğim o kadar karar?” diyorsanız merak etmeyin, yapımcılar eski oyuncuları unutmamış. Eğer önceki oyunun kayıt dosyalarını hala saklıyorsanız, verdiğiniz kararlar doğrultusunda hikayeye adım atabiliyor, Viking yolculuğunuza kaldığınız yerden devam edebiliyorsunuz. Tabii bu durum hikayede yeni olan oyuncular için bir engel teşkil etmiyor. Zira ana menüde bulunan “Watch Recap” seçeneği sayesinde, birkaç dakika uzunluğundaki ufak bir özetle hikayenin yapı taşlarını öğreniyor, konuya yabancı kalmadan oyuna giriş yapabiliyorsunuz.
The Banner Saga 2, ilk oyundaki başarılı rol yapma ve sıra tabanlı strateji harmanını korumayı başarıyor. Verdiğimiz kararlar, yaptığımız seçimler, olaylar karşısındaki tepkilerimiz, karakterlere karşı duruşumuz ve daha birçok detay karakterlerle olan ilişkilerimizi etkiliyor ve oyunun kaderini belirliyor. Özellikle seçimlerin oyunu birçok noktada önemli bir şekilde etkiliyor olması, detaylı diyalog seçeneklerini de beraberinde getiriyor. Haliyle “Diyalogları hızlı hızlı geçeyim, önemli olan savaşmak!” diyen arkadaşları büyük bir sorun bekliyor. Zira karakterlerin kişilikleri oldukça belirgin bir şekilde karşımıza çıkıyor. Verdiğimiz kararlar bir karakteri rahatsız ediyorsa, önce karakterin morali düşmeye başlıyor ve savaşlardaki performansı azalıyor. Karakterin rahatsız olduğu tutumların devam etmesi sonucundaysa, bu karakter ayrılıp kendi yoluna gidebiliyor ve biz de önemli bir yol arkadaşımızı kaybetmiş oluyoruz. Tabii ki karakterlerin durumunu etkileyen yalnızca bizim kararlarımız olmuyor. Bir karakterin davranışları diğer kahramanları da etkiliyor ve önemli bir olay karşısında yapılan hata tüm ekibin moralinin düşmesine sebep olabiliyor. Bu yüzden “takım içi dengeler” konusunu pas geçmemekte fayda var.
Oyunun büyük bir çoğunluğu diyalogları dinlemek ve karavanımızın yol alışını izlemekle geçiyor. Yolculuk sırasında bir saldıra uğramamız durumunda ise genel haritamız yerini, kareli, izometrik bir savaş ekranına bırakıyor. Savaşlarda yalnızca 6 karakterimizi yanımıza alabiliyoruz ve bu noktada verdiğimiz karar büyük bir öneme sahip. Bunun en büyük sebebiyse her karakterin kendine has yeteneklere ve özelliklere sahip olması. Savaşlar sırasındaki performans doğrultusunda kazanılan şöhrete ve öldürdükleri düşmanlara göre, bu yeteneklere yenileri katılıyor. Karakterler/düşmanlar, ilk oyundaki gibi, bir can puanının yanında bir de zırh puanına sahip. Rakibe zarar verebilmek için öncelikle bu zırhın aşılması gerekiyor. Saldırı gücüyse Strenght olarak ifade ediliyor ve karakterin can puanına paralel bir değere sahip oluyor. Yani yaralı bir karakterle, sapasağlam adamın vurduğu bir olmuyor. Bu detayın atlanmaması oldukça güzel olmuş. Savaşlar konusunda bir diğer güzel detaysa yapay zekâ konusunda. Birçok oyunun aksine The Banner Saga 2, oldukça kaliteli bir yapay zekâya sahip. Savaşlardan önce bir taktik kurmanız ve buna göre hareket etmeniz gerekiyor. Yoksa “Ben pata küte dalayım n’olcak, bilgisayar zaten!” cümlesinin ardından güzel bir yenilgi almanız işten bile değil.
Videonun The Banner Saga 1 konusunda birkaç detaya sahip olduğu konusunda uyarmak isterim. Spoiler 🙂
1 2