SAVAŞ ALANLARI ÇOK ETKİLEYİCİ
İşte Total War serisinin diğer serilere on boy fark attığı yer! Oyun burada gerçekten ilerleme göstermiş. Öncelikle haritalarda daha farklı stratejilere izin veren yerşekilleri ve mimariler var. Mesela bir şehrin doğu kısmında yerleşimden dolayı sıkışık binalar ve sokaklar varken öteki tarafı daha geniş arazilere açılıyor ve o arazinin sonu limanda bitebiliyor. Bu da size o şehri ele geçirmek için birden fazla strateji kurma imkanı tanıyor. İsterseniz düşmanı binaların arasında sıkıştırıp piyadelerle ezebilir, yada süvariyi küçük koruya saklayıp düşmanı dışarıya çıkarttıktan sonra savaşa kilitleyip arkadan son darbeyi vurabilirsiniz. Bu olumlu taraf olmasına karşın aynı şeyi yapay zeka için söyleyemeyeceğim. Menzilli birimlerle düşmanı kurduğunuz tuzağa çekmek son derece kolay bir iş. Bu yıpratma taktiği sayesinde kalabalık orduları bile kolaylıkla kendi seviyenize çekecek kadar eritebiliyorsunuz. Shogun 2 ‘de gerçekten de savaşlarda zorlanmıştım. Burada takılmadan ilerledim. Her zamanki gibi animasyonları izlemek çok keyifli. Gerçek bir savaş alanını dışarında seyretmek bir film seyretmekten farksız. Birimler birbirinden farklı ve animasyonların yanısıra ses efektleri de sizi atmosfere fena halde iteliyor. Bozguna uğrattığım bir birliği kovalarken, artık canını kurtarmak için koşmaktan bitmiş bir askerin soluk verişini sol kulaklığımdan duyduğumda “işte bu!” dedim. Savaş alanı böyle yansıtılır. Detaylara çok ama çok önem verildiği oyunun her yerinde kendini belli ediyor.
Moral savaşlarda her zamanki gibi önemli bir etken. Fakat generalinizin özellikleri ve ordunuzun savaştan savaşa edindiği küçük tecrübeler de toplamda fark yaratabiliyor. Evet, generalleriniz ve ordularınız tecrübe kazandıkça farklı özellikler edinebiliyorlar ve bunları siz seçiyorsunuz.Bu minik yönetim oyuna hafiften bir rol yapma havası da katıyor.
Kara savaşları böyleyken deniz savaşları çok daha zorlayıcı olmuş. Bir kez burada kalabalık olan işi götürüyor. Ama fizik motoru sayesinde düşman yanlışlıkla kendi gemilerini de mahmuzlayabildiğinden çok eğlenebiliyorsunuz. Düşman filosunu ikiye ayırıp kendinizi kovalatırken iki grubu birbirinin üstüne örgü gibi bindirebilirseniz, birazda şansın yardımıyla mevcudiyetlerini azaltabilirsiniz. Düşman gemisini mahmuzlayabilmek savaşın gidişatını bir anda değiştirebilen bir özellik. Daha önceki serilerde olmayan, gemilerle kara birliklerini destekleyebilmek de oyuna ayrı bir tat katmış.
Tüm savaş ekranlarında tabii ki havanın durumu çarpışmada kullanabileceğiniz silahları etkiliyor. Mesela yağmur yağdığında alevli okları kullanamıyorsunuz. Sis olduğunda düşmanı göremiyorsunuz. Bu arada sözü açılmışken sis ve fog of war, özellikle ormanlık muhaberelerde düşmanı ararken sizi çok geriyor ve oyunun atmosferini gerçekten de zenginleştiriyor.
FARKLI DEVLETLERİ MUTLAKA DENEYİN
Oyundaki teknoloji ağaçları, geliştirmeler, birimler ve komşularınızın davranışlar egemen kültüre göre farklılaşabiliyor. Roma ve Akdeniz medeniyetleri daha teknolojiye yatkınken kuzey kavimleri daha fazla tarıma yöneliyor. Bu sayede Roma orduları sayıca az ama vurucu gücü yüksek birliklerden oluşurken diğer medeniyetler daha kalabalık ve haliyle beslemesi daha pahalı ordulara sahip oluyorlar. O yüzden bu oyunu farklı kültürlerle oynamak her seferinde nispeten daha farklı bir keyif veriyor. Haliyle yeryüzü şekilleri de değiştiğinden kuzey ülkelerinin soğuk ve kasvetli savaş alanlarıyla güneyin günlük güneşlik atmosferi oyunu daha eğlenceli kılıyor.
Oyun genel yapısı itibariyle önceki oyunlara göre daha mı eğlenceli olmuş derseniz bence tartışılır. Daha basitleştirilmiş, yapay zeka büyük haritada daha çok zorluyor ama beklenen heyecanı tam karşıladığını söylemek zor. Ha hepimiz gene oynayacak mıyız? Tabii ki oynayacağız. Çok kişilik modu içinse oyunun önce buglarının giderilmesi gerektiğini düşünüyorum. Fare imlecime yapışan bir ordu yüzünden (evet başıma geldi!) savaş kaybetmektense oyunun biraz yamalanmasını beklemeyi tercih ederim.
1 2