Infrasound, insan kulağının duyma eşiği olan 20hz’in altında frekansa sahip olan seslerdir. Bir diğer adı da, “düşük-frekanslı ses / ses ötesi”dir infrasound’un.
Yapay olarak pek tabi üretilebilen infrasound, doğada da fırtınaların olduğu, büyük hava kütlelerinin yer değiştirdiği zamanlarda; deprem ve tsunami anlarında ortaya çıkabiliyor. Bunun haricinde filler, aralarında infrasound kullanarak iletişim kurabiliyor; kimi yırtıcılar da, avlarını etkisiz hâle getirmek için infrasound’a başvurabiliyorlar. İlginç bir bilgi olarak ekleyelim.
Yazının burasına kadar çok da önemli bir şey değilmiş gibi görünüyor infrasound değil mi? Değil; zira infrasound denilen şeye insan/hayvan maruz kaldığında, beyin/vücut garip tepkiler verebiliyor. Kan basıncı, kalp atışı değişebiliyor; bilinç ve düşünce yapısı farklılığa uğrayabiliyor (mesela yukarıdaki yırtıcının infrasound kullanarak avını etkisiz hâle getirmesi bunun güzel bir göstergesi). Peki bu biz insanlarda ne gibi tepkiler doğuruyor? Bir iki örnekle açıklayalım.
Bugüne kadar yapılan kimi çalışmalar, bu sesin insanlarda rahatsızlık, endişe, üzüntü, ani duygu değişimi ve korkuya neden olabildiğini göstermiş. Daha da kötüsü, yoğun bir biçimde infrasound’a maruz kalan insanların rasyonel bir biçimde düşünemedikleri belirtiliyor. 20. YY’ın en esrarengiz olaylarından biri olan Dyatlov Geçidi Vakası’nın (olayda 9 dağcı, 1959 yılı Sovyetler Birliği Rusyasında feci bir biçimde ölmüştü.) baş sorumlusunun, fırtınanın ortaya çıkardığı infrasound’un dağcılar üzerindeki etkisi olabileceği konuşuluyor mesela. Bu frekansın göz kürelerini rezonansa soktuğu; bunun da çeşitli halüsinasyonlara (hayaletler, cinler, periler) sebebiyet verdiği de diğer bir bulgu. Kısacası ortalıkta dolaşan pek çok paranormal olay, infrasound ile açıklanabiliyor aslında.
Bu denli güçlü bir potansiyele sahip olan infrasound, zihin kontrolü için de kullanılmış; ki II. Dünya Savaşı’nda Nazilerin bu yola başvurduğu da bilinen bir gerçektir.