Dark Souls mu desek? 2D Platform oyunu mu desek? Salt and Sanctuary iki noktayı birleştirdiğini iddia eden bir oyun. Peki gerçekten bunu başarabildi mi?
Oyunda savaşırken bir sonraki savaşta bir öncekinden daha zayıf hissediyoruz. Atacağımız yanlış bir adım bizi ölüme götürebiliyor, seçim yapma özgürlüğüne sahibiz sonuçta. O kapıdan geçmek ya da geçmemek, hatta o yeteneği açmak ya da açmamak. Alacağımız kararların sonuçlarına katlacak olan yine biziz. Karakterimizi geliştirirken bir de demin dediğim gibi yetenek açma, stat arttırma gibi bir çok seçeneğin bulunduğu bir ağaç (talent tree) mevcut ve bu ağaç çok geniş. Hatta o kadar geniş ki kendimizi orada kaybetmemiz olası. O kadar çok seçenek, o kadar çok yol var ki gidebileceğimiz. İstersek kılıç üzerine, istersek, ok/yay, istersek bıçak, istersek mızrak ve daha birçok seçenek bizleri bekliyor. Statları da istersek STR, istersek DEX gibi ne tarafa yoğunlaşmak istiyorsak, karakterimizi nasıl geliştirmek istiyorsak, o yöne doğru yükseltebiliyoruz. Seçim tamamen bizim. Tabii bunu yapabilmek için seviye atlamak zorundayız, seviye atlamak için ise Sanctuary’ler içerisindeki Shrine’ları kullanıyoruz. Düşmanlarımızdan topladığımız Salt ile ister seviye atlayabiliyor, istersek gerekli geliştirme malzemeleri ile birlikte harcayarak ekipmanlarımızı yükseltmede kullanabiliyoruz. Yani yine seçim bizim. Önce karakterimizin seviyesini mi yükseltmek istiyoruz? Yoksa ekipmanımızın seviyesini mi?
Sanctuary noktaları aynı zamanda bir “checkpoint” (Dark Souls’taki Bonefirelar) gibi çalışıyor. Ölürsek Salt kaybediyoruz, bizi öldüren düşmanı gidip öldürmek ve geri almak zorundayız. Ancak yolda giderken tekrar ölürsek bir önceki salt tamamen kayboluyor. Yani her zaman için en son öldüğümüzde üzerimizden düşen ne kadar Salt varsa o kadarını geri alabiliyoruz. Öldüğümüz zaman sığınağa geri dönüyoruz demiştim değil mi? Ancak tabii ki kendimiz dönmüyoruz, hikayeye göre bizi bir Cleric kurtarıyor. Bunu yaparken de bizden belirli bir oranda (ki bu oran bizim seviyemize göre yükselmeye başlıyor) gold alıyor.
Sanctuary bölgeleri kendi içerisinde farklı (Creed) mezheplerden (Mezhep yerine başka birşey de diyebilirsiniz) oluşuyor. İstediğimiz mezhepin Sanctuary bölgesinde o mezhepe geçiş yapabiliyor ve orası için yeni NPC’ler açabiliyoruz. Bu bölgedeki NPC’ler ekipman satışı, malzeme satışı yapan, hatta ekipman craft eden NPC’ler. NPC’lerden alışveriş yaparken gold harcıyoruz, Craft için ise gerekli malzeme ile birlikte bizden istediği belirli miktardaki Salt’u kullanıyoruz. Ancak yeni bir mezhep seçersek diğerinden çıkartılıyoruz, tabii işin güzel tarafı tekrar eski mezhep’e geçme şansımız da bulunuyor. Bu bahsettiğim NPC’lere ek olarak bir de maceracı bir NPC var, kendisinden bizi tüm ziyaret etmiş olduğumuz Sanctuary’ler arasında hızlıca gezdirmesini isteyebiliyoruz. Bir diğer NPC ise yanımıza adam kiralamamıza olanak sağlıyor. Eğer maceranızda yanınızda bir yardımcı isterseniz kiralama şansına da sahipsiniz. Unutmadan yazayım Sanctuary’ler içerisinde o mezhepe özel adaklar adayabiliyoruz. Bu adaklarda bize ölene kadar özel bonuslar kazandırıyor. Her birinin farklı bir bonusu bulunuyor.
Ayrıca bu sığınaklarda canımızı dolduruyor ve bağlı olduğumuz mezhepten özel olarak gelen Healing eşyası ve silah güçlendirmesi gibi eşyaları tekrar doldurabiliyoruz. Ancak eksik olarak gördüğüm bir kısım var, o da oyun mezhepler konusunda yeterince açıklayıcı değil. Tamam oyunun kendi başımıza keşfetmemiz üzerine kurulu olması çok güzel. Ancak insan ister istemez “Bak bunu seçersen diğeri gidecek” mesajını görünce tedirgin oluyor.