Terraria
Bir diğer tanıntık isim de Terraria. Steam hesabınız ve bu tür oyunlara merakınız varsa (konsollarda var mı, inanın bilmyiyorum), Terraria’yı almış; ya da en azından indirimde/orada/burada görmüşsünüzdür. Oyunu daha önce oynayanları direkt olarak şuraya alayım; oynamayanlar da beni takip etsin!
Öncelikle bunun da 11TL’lik bir oyun olduğunu söylemem gerekiyor. Eğer “Ben oyuna para vermek istemiyorum!” diyorsanız, bir sonraki oyunumuza geçebilirsiniz (Düzenleme: O da ücretli ve daha pahalı, bir sonrakine geçin). Evet, kimler kaldı? Gelin efendim!
Minecraft’ın 2B hâli gibi gelen oyunda kazıyor, kesiyor, patlatıyor, yapıyor, yer altına iniyor, yaratıklarla dövüşüyor, savaşıyor ve daha bir sürü şey yapıyoruz. Yerel kablosuz ağ üzerinden 4 kişiye kadar çoklu oyunculu oynanabilmesiyle de göz dolduran Terraria, sandbox eğlencenin dibine vurmamızı sağlayacak bir yapıda geliştirilmiş.
Sağladığı çeşitliliği düşman türlerinde, farklı blok tiplerinde, boss’larda ve çevrelerde kendini hissettiğimiz Terraria, piksel piksel grafikleriyle de göz alıyor (bunu iki anlamda kullandım aslında. Birincisi uzun süreli oynanışlarda gözleri daha hızlı yorduğu; diğeri de gerçekten başarılı grafiklere sahip olduğu yönünde bu yorumum).
İkna oldunuz mu? O zaman buyrunz.
—
—
Minecraft: Pocket Edition
Minecraft her yerde! Bilgisayarımızda, PlayStation’ımızda, Vita’mızda, Xbox’ımızda… Ama bir de Windows Phone’umuzda!
Microsoft’un geçtiğimiz yıl içerisinde bünyesine kattığı Mojang’ın geliştirdiği Minecraft, yukarıdaki Terraria’nın 3B versiyonu. Bence bu açıklama yeterli, ama öyle bir dünya yok malesef. İlla ayrıntıya gireceğiz… 🙁
Ehm. Survival ve Creative modları olan, WiFi üzerinden çoklu oyunculu olarak oynanabilen oyun, pek çok sürprize gebe. Kesin, biçin, inşa edin… Ekonomiye can verin. Özellikle geceleri düşmanlardan sakının, koyunların peşinden koşun (ama vurmayın, sonra kaçıyorlar. Hem siz vahşi misiniz?), akşamları başınızı sokacağınız güzel ve güvenli bir yuva yapın, ya da ne isterseniz onu yapın. Karşınızda tamamen 3B olarak tasarlanmış; ancak piksel piksel bir dünya var. Dünyanın iyilikleri, kötülükleri, ağaçları, ormanları, mağaraları, köpekleri, domuzları… Hepsi sizin için orada ve keşfedilmeyi bekliyor.
O zaman ne yapıyoruz? Tıklıyoruz.
—
Doors
Of be, bir sürü ücretli oyundan sonra bir ücretsiz oyuna kavuştuk. Hem ücretsiz, hem basit, hem de beyin jimnastiği niteliğinde bir bulmaca oyunu bu. Peki neyi buluyoruz, neyi bulduruyoruz?
İlk etapta oldukça kolay başlayan oyunumuz, gittikçe zorlaşıyor. Oyunun başında direkt kapıyı açıp gidiyor, elektronik kartı kullanıyoruz vs. sonrasında telefonu ters çevirmeli kapı açmalar, paspasın altından anahtar bulmalar, aynı renkleri eşleştirerek kapı açmalar vs. atraksiyonlar çoğalıyor. Aldığınız zevk de benzer oranda artıyor elbette.
Grafikler ve menü tasarımı, az önceki oyunlardan sonra biraz gelişmemiş ve kütük; ancak yapacak bir şey yok. Verdiği zevkle, kapladığı az disk alanıyla ve sunduğu eğlenceyle birlikte bu açıklarını kapatmasını biliyor oyun.
O zaman… Hadi bakalım!