Bir prens ve bin bir gece masalları
Expansion’un belki de en iyi olaylarından birisinin, aslında bundan bir sonraki expansion’u ilgilendiriyor olması ne kadar ironik değil mi? Bahsettiğim kişi Wrathion ve onun bizlere anlattığı masallar.
Görev olarak baktığımızda oyunun bütün alanlarına bir şekilde sizi yönlendiriyor ve yapmaya zorluyor aslında. Bir nevi oyun adına rehber görevi görüyor diyebiliriz kendisi için yani. Ancak asıl amacı, oyuncuların hikayeye farklı bir açıdan bakması olduğu gibi, aynı zamanda yaklaşan tehlike hakkında önemli bilgiler de vermek.
Wrathion’a göre Azeroth, yakın zamanda görüp görebileceği en büyük tehlikeyle karşılaşacak – ki bunu dünyaya yaklaşmakta olan bir göktaşı olarak gösteriyor bize. Bunu yenebilmenin tek yolunun, Azeroth’un bugüne kadar olmadığı kadar birlikte olması ve bu dış tehlikeye birlikte göğüs germesi gerektiğini anlatıyor. Aslında Pandaria sonunda olan olayların (alt başlığa alalım sizleri) hepsine baktığımızda, bu işten en kazançlı çıkanın Wrathion, ve dolayısıyla tüm Azeroth olduğunu da görüyoruz.
Bir oyun olarak baktığımızda Wrathion gerçekten güzel bir hikaye anlatma yöntemi olarak kullanılmış olsa da, Pandaria’nın bir ara bölge olduğu hissini pekiştirdiğini de söylemem gerekiyor. Yine de böylesine bir karakterin varlığı gerçekten oyuna farklı bir renk katmış durumda. Eğer hiç uğramadıysanız, oturup biraz muhabbet etmenizi tavsiye ederim kendisiyle. -Emre
“Why do we fight?”
Mists of Pandaria bizlere bu soruyu sormuştu ilk. Belki pek çok farklı cevap gelebilirdi bu soruya ama Garrosh’un cevabı doğru olan değildi asla. Horde’u demir yumruğuyla yönetmeye kalkan Garrosh, gönüllerimizin Warchief’i Thrall’ın güvenini boşa çıkarmakla kalmayıp, Hellscream isminin bu sefer dönüşü olmayan bir şekilde lekelenmesine sebep olmuştu. Düşmanlarının yanında kendi yönetimi altındakilere de zulmettiğinde, baskı altında ezilmeyecek, Horde’un onurunu koruyacak olan Vol’jin önderliğindeki direnişi kendi yaratmıştı aslında. Bu ayaklanma Alliance’ın da katkısıyla sona erdiğinde pek çok Horde oyuncusunun olduğu gibi benim de gönlümden geçen, yeni Warchief’in Vol’jin olmasıydı. Siege of Orgrimmar’ın sonundaki Horde sinematiğindeki o epik sahnede Thrall ve bütün Horde liderleri eğilip saygılarını gösterirken ben de onlara katıldım, Vol’jin alçakgönüllülükle kendisine verilen bu görevi kabul ederken ben de onunla birlikte “For the Horde!”dedim.
Ve yine Garrosh’un düştüğü aynı yerde, Varian sahneye çıktığında, Alliance ve Horde arasında karşılıklı verilen zararlara ve aradaki husumete rağmen, bütün kışkırtmaları duymazdan gelerek (evet Jaina Proudmoore, sözüm sana) barışı sağladığında, tehditkar tavrına rağmen niyetinden hepimiz gayet emin olduk. Bu noktada önemli bir detay çok daha anlaşılır hale geldi bana göre: aslında bütün ek paket bize en başta sorulan sorunun cevabını anlamak üzerineydi ve şu anda herşeye rağmen iki taraf da bunu anlamaya her zamankinden daha çok yaklaşmış gibi görünüyor. (Blizz bu expansionda hikayeyi bitirme olayını Wrath’tan beri oldukça iyi yapıyor bence. –Ekrem) Wrathion’un uyarılarını da dikkate alarak düşündüğümüzde buna hiç olmadığı kadar ihtiyaçları olabilir.-Ece
(Yazının sonuna da giren YİM: Blizzard’ın Warlords of Dreanor ismini kaydettirdiği haberini de buraya eklememek olmaz. Bu kayıtların %100 garantisi olmasa da, WoD için oldukça olumlu bir bakış var şu noktada –Ekrem)
Yazanlar: Emre İNAL&Ece EGEMEN