Yoğun kar fırtınası askerlerinizin donarak ölmesine sebep oluyor. Kar fırtınası başlayama yakın hemen bir uyarı beliriyor ve size, birimlerinizi çalı çırpı toplanarak yakılmış olan ateşin etrafında toplamanız gerektiğini söylüyor. Aynı zamanda fırtına başlar başlamaz birimlerinizin görüş mesafesi normal mesafenin %20’sine iniyor. Bu aşamada etrafınızda olup bitenleri göremediğiniz için fırtına bitiminden değişik sürprizlerle karşılaşmanız da olası. Havanın böyle olması sadece görüş mesafesini düşürmüyor, oyun alanında donmuş göller ve nehirler mevcut. Bu ne demek? Zırhlı birliklerin ya da askerlerin oralardan geçerken Havan topu ya da mayın gibi güçlü patlama gücüne sahip ekipmanlara maruz kalması ile buz tabakasının kırılması akabinde de üzerindeki birimin ‘cup’ efekti ile haritadan silinmesi anlamına geliyor. Siz siz olun bastığınız yere dikkat edin.
Bir diğer kritik değişim ise birimlerinizin görüş alanı. Eskiden Fog of War geldiğinde ilk RTS?lerde uygulandığında nasılda şaşırdığımızı hatırlıyorum. Bu defa da ona benzer olmasa da hafif bir şaşkınlık hakim. Hemen kurgulayalım; yarısı yıkılmış bir evin kiler kısmına yakın bir noktasında yerden 70 cm yüksekliğinde bir duvara sırtınızı yasladınız diyelim. Arkanızdan da MG-42 saydırıp duruyor Singer dikiş makinesi gibi. Siz, kafanızı kaldırmadığınız sürece orada nelerin olup bittiğini ensenizde gözünüz olsa görürdünüz, olmadığına göre göremezsiniz. Bu demektir ki etrafınız sarılsa, hatta yaldır yaldır tanklar gelse en fazla seslerini işitebilirsiniz. İşte tam olarak yeni sistem böyle işliyor. Etrafınızda olup bitenleri ‘gözünüzle’ görmediğiniz sürece hiç bir fikriniz olmuyor. Oldukça heyecanlı ve güzel bir durum. Özellikle Multiplayer’a yönelik yapılmış, kontrol çılgınlığı yaratacak bir değişim.
Grafikler konusunda ise eski oyun motorunun yenilenmiş ve daha stabilize hale getirilmiş güzel bir versiyonu bizlere sunuluyor. Patlamalar, çatlamalar yıkılmalar gibi konularda fevkalade işler başaram motor, araçların ve ünitelerin bazı hesaplamalarında çuvallayabiliyor. Kısmet diyoruz, bazen sinirimizi bozsa bile genel olarak geçer not verdiğimizi söyleyebilirim.
CoH 2 bizim için çok özel bir oyundu. Özellikle THQ’nun macerasından sonra (oyun başlarken karşıma SEGA logosu çıkınca bi içim burkulmadı desem yalan olur) bizler hem oyundan umudu kesmiştik, hemde çok büyük bir heyecan duyuyorduk. Kıyaslama konusunda biraz acımasız davranıyoruz sanırım. Sözkonusu CoH olunca, kuzeni Dawn of War’ın izlediği (hemen bilgi tazeleyelim, Dawn of War ile Dawn of War 2’nin destansı değişiminin altını çizelim) gelişim mekanizmasını bizde özellikle CoH2?de bekliyorduk. Belki de Tales of Valor’da o enerji tüketilmişti, CoH2 daha çok üvey evlat muamelesi gören Doğu Cephesi’nin kahramanlarına yönelik bir çalışmaydı. Tam olarak bilemesek bile, bildiğimiz bir şey var. O da şudur; MG42 sesi duyuyorsan saklanacak bir siper bulman gerektiğidir.
Yazın bunaltıcı sıcaklarından kurtulup buz gibi bir oyun fırsatından yararlanmak isteyenleri cepheye bekliyoruz!
1 2