Dishonored 2 ilk oyundan bir kaç sene sonrasında kaldığı yerden devam ediyor. Bakalım Corvo ve Emily’nin dönüşü beklendiği kadar iyi mi?
Chaos sistemi ilk oyunda olduğu gibi ikinci oyunda da karşımıza çıkan bir özellik. İlk oyunda Dunwall ölümcül bir hastalık ile boğuşuyordu ve şehir fareler ile doluydu dolayısıyla biz daha fazla ölüme sebep oldukça şehirdeki cesetlerin artması ile fareler de artıyor ve hastalık daha da çok yayılıyordu. Ancak istersek kimseyi öldürmeden ya da en azından gerekmedikçe öldürmediğimiz zaman şehir daha temiz kalıyordu.
İkinci oyunda chaos sistemi aynı şekilde işliyor ancak bu sefer sadece fareler değil kafanız kadar sinekler var ve inanın çok can sıkıyorlar.
Dishonored oyununda zaten olaya yabancı değilseniz biliyorsunuz ki oyunun oynanışının birçok farklı tarzı var, isterseniz standard elinde silah yaldır yaldır sıkarak ilerleyen bir oyuncu olarak bitirebilirsiniz. İsterseniz de ben Sam Fisher, Solid Snake tadı yakalayacağım çatılar da gezip düşmanlarıma gözükmeden işimi halledeceğim de diyen bir oyuncu olabilirsiniz.
Dishonored 2, ilk oyunda olduğu gibi yine özgür bir oynanışa sahip. Alın size tekrar tekrar bitirmek için bir sebep daha 🙂
İlk oyundan alışkın olduğumuz kılıç dövüşüne, ikinci oyunda yeni bir güzellik daha eklenmiş. O da rakibimizin kılıç saldırısını savuşturduktan sonra doğru zamanda belirtilen tuşa (CTRL) basarsak rakibin gırtlağına elimizin tersi ile çakıyor ve boynuna sarılarak onu bayılana kadar boğabiliyoruz. Açıkçası gizlilik ve adam öldürmeden ilerlemek isteyen oyuncular için güzel bir geliştirme olmuş.
Ya da istersek gelen saldırıyı savuşturup rakibimizin kolunu, kafasını, gırtlağını alabiliyoruz da. Seçim size kalmış, oyunun sonu size kalmış.
Gelelim grafik konusuna. Dishonored 2 id Tech tabanlı Void Engine kullanıyor. Haliyle de muhteşem görsellere sahip. Aynı şekilde sesler, seslendirmeler ve müzikler de son derece başarılılar. Özetle Dishonored 2, ilk oyunun kaldığı yerden başarılı bir şekilde devam ediyor. Açıkçası ilk oyunun tadına doyamamıştık. İkinci oyun da yine tadına doyulmaz olmuş.