Serdar, ikonik serilerden biri olan Aliens dünyasında geçen gerçek zamanlı ve duraklamalı taktiksel rol yapma oyunu Aliens: Dark Descent‘i inceledi. Bu oyun, gerçek zamanlı savaş ve üs yönetimi mekaniklerinin benzersiz bir karışımını sunarken, ortaya yeni fikirler sunuyor. Daha fazla beklemeden, hadi ayrıntılara dalalım!
“Aliens: Dark Descent zorlu bir oyun olarak lanse ediliyor ve ben de bu değerlendirmeye katılıyorum. Seri boyunca karşılaştığımız ölümcül uzaylılar düşünüldüğünde, onları kolayca alt etmemiz mantıklı olmazdı. Oyun zorluk seviyesi olarak hikaye modundan kabus moduna kadar, düşman sağlığını, tespit edilme süresini, yaratıkların saldırganlığı ve görev zamanlayıcısını etki eden çeşitli zorluk seçenekleri sunuyor. Kaydetme sistemininde özelleştirilmesinin yanında, oyuncuların otomatik kaydetme sıklığını ayarlamasına olanak sağlıyor. Oyun zorlayıcı olsa da, mekaniği kavradıktan sonra zorlukların üstesinden rahatça gelebiliyoruz. Ama beni yanlış anlamayın herşeyin kötü gitmesi tamamen bir pamuk ipliğine bağlı, zor evet, ama çok tadında veriyor bu zorluğu.
Spoilerlara girmeden, oyunun hikaye kurgusu hakkında düşüncelerimi belirteyim. Oyun, uzaylıların serbest kalarak bir gezegen istilasını tetiklediği kolonileştirilmiş Lethy gezegeninin üzerindeki bir yörünge üssü olan Pioneer istasyonunda başlıyor. Daha fazla spoiler vermeden söylemem gerekirse, üssümüz askeri uzay mekiği Otago, acil iniş gerçekleştirerek operasyonlarımızın merkezi haline geliyor ve buradan İstila ile mücadele etmek için görevlere liderlik ediyoruz. Hikaye beklenenden daha iyiydi, takım tabanlı askeri oynanışı ve güzel görevler içeriyor. Oyunun genel olarak hikayesi ve atmosferi beni kendine bağladı diyebilirim.
Aliens: Dark Descent hem askerler, hem de üs yönetimi için ilgi çekici ilerleme sistemleri sunuyor. Daha fazla asker kurtardıkça, her biri benzersiz özelliklere ve uzmanlıklara sahip olan kadromuzu genişletebiliyoruz. Askerler deneyim kazandıkça, seviye atlayarak yükseltmelerin ve özel yeteneklerin kilidini açıyoruz. Üs yönetimi olarak görevlerimiz kaynak tahsisini, silahları yükseltmeyi, uzaylı teknolojisini entegre etmeyi, sivilleri kurtarmayı ve yaralanan askerleri iyileştirmeyi içeren bir yapıya sahip. Tüm bu unsurların dengelenmesi, en iyi performans gösteren bir ekibin kurulmasına ve oyunda ilerlemenin optimize edilmesine olanak sağlıyor. Bu noktada Xcom türünde oyunlar oynadıysanız, yabancılık çekmeyeceğinizi düşünüyorum.
Oyunun oynanışı, tamamlamak için birden fazla deneme gerektirebilecek görevlerle dönüyor. Bir görevi tek seferde bitirmeniz gerekmiyor, bir kaç defa aynı noktaya giderek yarıda kalan işi bitirebiliyorsunuz. Bu görevleri yaparken askerlerinizin stres seviyelerine ve Alienların hive aktivitesi dikkat etmeniz gerekiyor. Bölümlerde uzaylılarla gereksiz çatışmalardan kaçınabiliyorsunuz. Burada da hareket algılayan sensörler çok işe yarıyor. Ailen karşılaşmaları, yaratıkların avlanma seviyesini tetikleyerek, askerlerinizde stresi ve yaratıklarda saldırganlığı arttırıyor. Savaş ve stresi azaltma arasında denge kurmak çok önemli. Kaynak yönetimi, çevresel etkileşimler ve olaylar sırasında karar verme, oyun deneyimini daha da zenginleştiriyor.
Toparlayacak olursak Aliens: Dark Descent. Aliens evreninde geçen, gerçek zamanlı ve duraklamalı bir taktiksel RPG deneyimi sunuyor. Oyunun zorluğu ve ilgi çekici ilerleme sistemi biz oyuncuları oyuna fazlasıyla bağlı tutmayı başarıyor. İyi hazırlanmış hikaye, zorlu oynanış ve üs yönetimi mekanikleri ile birleştiğinde serinin hayranları için büyüleyici bir deneyim sağlıyor. Bu noktada yeni fikirleri ve tanıdık unsurlarıyla Aliens: Dark Descent, TRPG türüne değerli bir katkı veriyor diyebiliriz. Gönül rahatlığı ile alabilirsiniz benden tam not aldı.
Bu incelememizde buraya kadar diyelim, Kendinize tatlı bakın, bol oyunlu günleriniz olsun, pai pai.”